Hasarsız sürücülere büyük avantaj: Trafik sigortasında yeni dönem
Hasarsız sürücülere büyük avantaj: Trafik sigortasında yeni dönem
İçeriği Görüntüle

Ekonomist Mahfi Eğilmez, 23 Ağustos 2025 itibarıyla sona eren Kur Korumalı Mevduat sisteminin Türkiye ekonomisine en az 58,9 milyar dolarlık maliyet getirdiğini açıkladı.

KKM sistemi neden başlatıldı?

Türkiye ekonomisinde 2021 Aralık ayında devreye alınan Kur Korumalı Mevduat (KKM), döviz talebini kontrol altına almak ve TL mevduatlarını cazip hale getirmek amacıyla başlatılmıştı. Sistemin işleyişinde temel mantık, vade sonunda döviz kuru ile faiz getirisi arasında fark olması durumunda aradaki farkın Hazine veya Merkez Bankası tarafından karşılanmasıydı.

Ekonomist Mahfi Eğilmez, KKM’nin mali etkilerini değerlendirdiği son yazısında, bu sistemin Türkiye’ye en az 58,9 milyar dolarlık bir yük getirdiğini belirtti.

Hazine’nin yükü milyarlarca doları buldu

Eğilmez’in hesaplamalarına göre sistem, yalnızca Hazine bütçesine doğrudan maliyetler yükledi. 2022 yılında 92,5 milyar TL, 2023 yılında ise 59,5 milyar TL ödeme yapıldı. Bu rakamların toplamı, yaklaşık 8,7 milyar dolar doğrudan Hazine maliyeti anlamına geliyor.

Eğilmez, bu yükün zaten yüksek olan kamu borçlanma ihtiyacını artırdığını ve bütçe dengeleri üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti.

TCMB’nin zararında KKM etkisi

KKM’nin mali etkisi yalnızca Hazine ile sınırlı kalmadı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2023 yılında 818,2 milyar TL, 2024 yılında ise 700,4 milyar TL zarar açıklaması, dikkatleri KKM’ye çevirdi. Eğilmez’e göre bu zararların büyük bölümü sistemden kaynaklandı.

Buna göre Merkez Bankası’nın KKM nedeniyle oluşan toplam maliyeti 50,2 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu tablo, sistemin yalnızca bütçe değil, merkez bankası bilançolarını da zora soktuğunu ortaya koyuyor.

Sistemin toplam maliyeti

Hazine ve TCMB verilerinden yapılan hesaplamalar doğrultusunda KKM’nin toplam yükü 58,9 milyar doları aştı. Eğilmez, bu rakamın vergi kayıpları, carry trade etkileri ve dolaylı maliyetler de eklendiğinde çok daha yüksek bir seviyeye ulaşabileceğini vurguladı.

Nitekim sistemde halen 440,5 milyar TL (10,9 milyar dolar) bakiye bulunuyor ve bu da maliyetlerin devam ettiği anlamına geliyor.

Şeffaflık çağrısı

Eğilmez, Hazine’nin KKM ödemelerine dair verileri şeffaf biçimde açıkladığını ancak aynı yaklaşımı TCMB’den göremediklerini belirtti. Ekonomist, “Hazine ve Maliye Bakanlığı, KKM’den kendisine düşen ödemeleri nasıl kuruşuna kadar hesaplayıp yayınladıysa, aynı işi TCMB’nin de yapması gerekir. Bu şeffaflık politikasının bir gereğidir” ifadelerini kullandı.

Vergi kayıpları da tabloya eklenmeli

Eğilmez’in dikkat çektiği bir diğer nokta ise vergi kayıpları oldu. Normal şartlarda bankaların mevduat faizleri üzerinden vergi ödemesi gerektiğini hatırlatan uzman, KKM sayesinde bu yükün Hazine ve TCMB üzerine bindirildiğini söyledi. Bu nedenle Hazine gelir elde etmek yerine, ciddi bir maliyet üstlenmiş oldu.

Carry trade etkisi ve borçlanma baskısı

Ekonomist, KKM’nin bir diğer olumsuz etkisinin carry trade mekanizması üzerinden ortaya çıktığını aktardı. Yabancı yatırımcıların, faiz-döviz farkından kazanç sağlayarak Türkiye’den çıkış yapmaları, döviz rezervleri üzerinde baskı oluşturdu. Ayrıca Hazine’nin bu yükü finanse edebilmek için daha fazla borçlanmaya gitmek zorunda kalacağı da vurgulandı.

Ekonomiye uzun vadeli etkiler

Mahfi Eğilmez’e göre KKM, kısa vadede döviz talebini frenlemiş gibi görünse de uzun vadede bütçe disiplini ve para politikası üzerinde ağır yükler bıraktı. Faiz kararlarının piyasa dinamiklerine göre değil, sistemin maliyetine göre alınması, Türkiye ekonomisinin kırılganlığını artırdı.

Kaynak: Yeni Devir