Mekke'de 13 yıl süren çileli bir tebliğ ve cihad dönemi yaşandı. Batıl, her türlü zorbalığı yapacak ve Mekke'den Medine'ye hicret etme emri ve izni çıkacaktı. Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, önceki peygamberlere yapılanlar yapıldı. Yıllar süren mücadeleden sonra, hicret emri gelince, birçok Müslüman Medine'ye göç etmiş ve sonunda Hz. Muhammed'e de hicret izni verilmişti. İzin Allah'tandı elbette… Sadık dostu Ebubekir Radıyallahu Anh ile yola çıkan Hz. Peygamber, Mekke'yi terk ederken, "Ey Mekke, beni senden ayırmasalardı, seni asla terk etmezdim" diyecekti.
Mekke'den Medine'ye hicret sadece bir göç değil, aynı zamanda Medine'de İslam devletinin kurulmasına ve bir medeniyetin inşasına yönelik müthiş bir yolculuktu. Bedir, Uhud, Hendek gibi savaşlar yaşanacaktı. Ve Mekke'ye olan özlem bitmeyecekti. Zamanla Müslümanlar güçlenmiş, Hz. Peygamber umre niyetiyle Mekke'ye doğru yola çıkmıştı. Ancak bu yolculuk, günümüzde Türkiye'den uçakla gidip, klimalı odalarda kalanların, Medine-Mekke arasını 5-6 saatte alan hızlı otobüslerle yaptığı yolculuk gibi değildi. Çölün sıcağında günler süren bir yolculuktu. İhram ile başlayan bu yolculuk sırasında, Müslümanların Mekke'ye girişine izin verilmeyecekti. Hz. Osman, müşriklerle görüşmek üzere gönderildi. Müşrikler ona, "Sen tavafını yap" dediler, ancak Hz. Osman, peygamber olmadan böyle bir şey yapmayı reddetti. Reddedince, müşrikler onu bir süre tutsak tuttular. Müslümanlara Hz. Osman'ın öldüğü haberi geldi ve Müslümanlar Rıdvan Biatı'nı yaptılar. Bu biat, Allah'ın elinin Müslümanların elinin üstünde olduğu müthiş bir biattı. Sonra, umre bu sene yapılmayacak şeklinde bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre, Mekke'den bir Müslüman Medine'ye kabul edilmeyecek, ancak tersi durumda Medine'den biri Mekke'ye gidebilecekti. Anlaşma imzalanırken, ayakları zincirli Ebu Cendel ortaya çıkageldi. Peygamber Efendimiz, sahabesini Mekke'ye geri göndermek zorunda kaldı. Bu, kolay bir karar değildi. Bir anlaşma vardı ve peygamber sözünden dönmeyeccekti. Hazreti Peygamber sahabelerine kurban kesmelerini söylediğinde, kimse kesmeyecekti. Ümmü Seleme annemiz, "Sen kurbanını kes, onlar da keser" dedi ve böylece diğer sahabeler kurbanlarını kestiler. Yolda, Fetih Suresi'nin müjdeli ayeti nazil oldu. Hazreti Ömer, Peygamberimizin yanına gelip, "Ey Muhammed, bu gerçekten bir fetih mi?" diye sordu. Hz. Peygamber, "Evet, apaçık bir fetih" diye cevapladı.