Tarımta girdi fiyatları büyük oranda sabit kalırken, kırmızı et ürünlerinde gözle görülür bir fiyat düşüşü yaşandı. Çiftçi-üretici-tüketici üçgeninde dengeler değişiyor.
Tarım girdileri ve et piyasasında çarpıcı farklılık
Türkiye’de tarımsal üretimin canlılığı, büyük ölçüde girdi maliyetleri, üretici fiyatları ve pazar (market) fiyatları arasındaki üçlü ilişkiye bağlı. Bu üç unsur, çiftçinin kâr-zarar durumunu ve tüketicinin alım gücünü belirliyor.
Son dönemde yayımlanan veriler, şu ilginç tabloyu ortaya koyuyor:
- Gübrelere ve yemlere dair giriş (girdi) fiyatları — özellikle yaygın gübreler ve hayvan yemi — çoğunlukla sabit kaldı.
 - Ancak kırmızı et ürünlerinde (özellikle kıyma ve kuşbaşı et) piyasa fiyatlarında düşüş mevcut.
 - Üretici (hayvan kesimi) fiyatlarında ise büyük değişiklik görülmüyor.
 
Bu makalede, söz konusu üç alanı — girdi fiyatları, üretici/çiftçi göstergeleri ve son olarak et pazarındaki fiyat düşüşünü — eşgüdümlü biçimde inceliyoruz.
Girdi fiyatları: Gübre ve yemde durgunluk
Gübre fiyatlarında sabit seyir
Üre ve DAP gibi temel azot-fosfor içerikli gübrelerde fiyat düşüşü dikkat çekiyor. Örneğin:
- Bir kaynakta 1 tonluk üre gübresinin bayi satış fiyatı geçen yıllara göre daha düşük sabit noktalarda.
 - Diğer online veri platformlarında, örneğin Gübretaş’ın 50 kg gübre modellerinin ortalama fiyatı ~1 391 TL olarak belirtilmiş.
 
Bu durum, çiftçinin girdi maliyeti açısından bir nebze nefes alma imkânı içeriyor. Ancak önemli detayı: çoğu girdi fiyatı azalarak değil, sabit kalarak ilerlemiş. Yani beklenen düşüş potansiyeli tam olarak gerçekleşmemiş.
Hayvan yemi ve diğer besleme girdilerinde de durağanlık
Hayvan besleme ürünleri (yem, silaj, arpa-buğday katkısı gibi) açısından da güçlü bir artış trendi gözlenmiyor:
- Örnek: 50 kg’lık bir sütçi-yem paketi ~747 TL, bir başka çeşidi ~772 TL, bir başkası ~805 TL.
 - Silaj, arpa-buğday nispetleri versus kilo bazındaki fiyatlar belirtildi: örneğin silaj/enkene bir tonun kg başına ~3,50 TL, buğday-arpa yemi için başka rakamlar vs.
 
Bu veriler göstermekte: besleme maliyeti ciddi biçimde artmıyor — en azından şimdilik. Bu durum, hayvancılık işletmeleri için önemli bir sabitlik unsuru.
Üretici ve hayvan kesimi fiyatları: Nedeniyle birlikte sabit
Kesim fiyatlarında büyük oynama yok
Ülke çapında büyükbaş ve küçükbaş hayvanların kesim-karkas fiyatları haftalık olarak analiz ediliyor. Örneğin:
- Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verilerine göre bir bölgedeki yağsız dana karkas kg fiyatı ~467 TL seviyesinde.
Bu tür sabitlik, üreticinin “ani maliyet baskısına” girme riskini bir ölçüde azaltıyor. Ancak bu durum aynı zamanda pazarda rekabetçi avantaj kaybına da işaret edebilir. 
Canlı hayvan satış fiyatları da değişmemiş
Çiftçiler için belki en kritik veri, “yaş hayvan” fiyatlama durumu. Özetle:
- Örn. cins, gebe-gebesiz düve ayrımı ya da 3-6 aylık dana fiyatları gibi veriler, büyük değişim göstermiyor.
Bu da hayvansal üretimin stabil devam ettiğini, ancak önemli bir gelir artışı sinyali de vermediğini düşündürüyor. 
Piyasa fiyatı: Et ürünlerinde dikkat çekici düşüş
Kıyma ve kuşbaşıda düşüş
Tüketici açısından en görünür kırmızı et değişikliği: kıyma ve kuşbaşı et ürünlerinde fiyat düşüşü. Örnek veriler:
- 1 kg dana kuşbaşı et fiyatı ~790 TL olarak bildirilmiş.
 - 1 kg kıyma fiyatı ~692 TL olarak saptanmış.
Bu veriler, geçen hafta-önceki haftayla karşılaştırıldığında bir miktar düşüşi işaret ediyor (örneğin kuşbaşıda ~11 TL düşüş, kıymada ~8 TL düşüş). 
Neden düşüyor? Girdiyle değil, talep ve ithalatla ilgili
Bu düşüşün arkasında tam olarak maliyet baskısı yok; daha ziyade şu iki belirleyici etken öne çıkıyor:
- İthalatın yüksek olması → yurt içi arzı artırıyor, fiyat baskısı yaratıyor.
 - Talebin görece azalması → tüketici alımlarında bir yavaşlama, fiyatları aşağı çekiyor.
Yani maliyet sabitken (girdiler, yem vs) pazar fiyatının düşmesi, üreticiden son kullanıcıya kadar zincirde farklı etkilere yol açabilir. 
Çiftçi-üretici açısından kritik değerlendirmeler
Karlılık sınırı ve üretici geliri
Çiftçiler için kabaca şöyle bir denklem var:
Gelir = (Ürünün satış fiyatı × miktar) – (Girdi maliyetleri + sabit/aktif maliyetler)
Girdi maliyetleri sabit/hafif düşüşte iken, ürün satış fiyatında düşüş varsa, gelir marjı daralabilir. Bu risk özellikle canlı hayvan besiciliğinde, maliyeti yüksek olan işletmelerde kendini gösterebilir.
Üretim kararlarını etkileyen sinyaller
Çiftçiler şu soruları sormalı:
- “Bu yıl besleme maliyetim değişmezken satış fiyatım düşerse devam etmeli miyim?”
 - “Canlı hayvan yatırımı öncesi piyasa talebi ve ithalat baskısı ne düzeyde?”
 - “Gübre-yem girdim sabit veya düşüyorsa üretim optimizasyonu için hangi alanlara yönelmeliyim?”
 
Tüketici için ne anlama geliyor?
Et alımında kısa-vadeli kazanç
Tüketici tarafında kıyma ve kuşbaşıda düşüş görülmesi olumlu: daha erişilebilir et ürünleri. Ancak dikkat edilmesi gerekenler:
- Bu tür düşüşler kalıcı olmayabilir. Talep artarsa yeniden yukarı yönlü olabilir.
 - Girdi maliyetleri sabit kalırken üretici zarar ederse, kalite-arz kısmında düşüş olabilir; bu da uzun vadede fiyatların yeniden yükselmesine yol açabilir.
 
Fiyat takibi ve bilinçli alış-veriş
Tüketiciler için öneriler:
- Yerel kasap ve market fiyatlarını takip edin; kıyma-kuşbaşı aralığında fırsatlar olabilir.
 - Et dışı protein alternatiflerini göz önünde bulundurun (bakliyat, tavuk eti vb).
 - Aylık et tüketim planı yaparak ani fiyat dalgalanmalarından korunabilirsiniz.
 
Girdi-talep etkileşimi ve sektör dinamikleri
İthalat baskısının etkisi
Et piyasasında ithalatın artması hem arzı artırıyor hem fiyat üzerindeki yukarı yönlü baskıyı azaltıyor. Böylece tüketici tarafında düşüş görülüyor. Ancak bu durum uzun vadede üreticiyi zora sokabilir.
Girdi istikrarının üretime yansıması
Gübre ve yem fiyatlarının sabit kalması önemli bir avantaj: üretimde beklenmeyen mali şokları azaltır. Ancak fiyat sabitliği yeterli değil; aynı zamanda üretimin verimli olması gerekiyor.
Zincir etkisi: Çiftçiden markete
Sebep-etki zinciri şöyle çalışıyor:
- Girdi fiyatları sabit/kısmi düşüş → üreticinin maliyeti artmadı.
 - Üretici satış fiyatı sabit/kısmen düşüşte → gelir marjı daralabilir.
 - Piyasa (market) fiyatları ise – özellikle kıyma/kuşbaşı — düşüşte → tüketici kazançlı konumda olabilir.
 
Bu üç aşama arasındaki uyum, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği açısından kritik.
Geleceğe yönelik riskler ve fırsatlar
Riskler
- Üretici marjlarının daralması → üretim düşüşüne neden olabilir.
 - Talep tekrar artarsa, stokların azalması ve ithalatın kısıtlanması fiyatları hızla yukarı çekebilir.
 - Kalite veya üretim hacminde düşüş olması, arz-talep dengesini bozabilir.
 
Fırsatlar
- Girdi maliyetlerinin düşük kaldığı bu dönem, çiftçiler için yatırımları optimize etme fırsatı olabilir.
 - Tüketiciler için et ürünlerinde daha uygun fiyatlarla alışveriş şansı doğmuş durumda.
 - Sektörde verimlilik artıran teknolojiler veya alternatif protein arayışları hızlanabilir.
 
Sınavda üçlü tablo
Türkiye’de şu anda tarım-hayvancılık üçlü sınav yaşıyor: girdi maliyetleri, üretici fiyatları ve piyasa fiyatları. Bu üçü arasındaki denge hem ekonomik hem sosyal açıdan büyük önem taşıyor.
Özetle:
- Gübre ve yem gibi girdiler sabit ya da hafif düşüşte — bu ürün maliyetleri açısından iyi haber.
 - Üretici tarafı büyük değişim göstermiyor; ancak sabit gelir marjı risk yaratıyor.
 - Tüketici tarafı et fiyatları açısından kısa vadede avantajlı görünüyor.
 
Ancak bu avantaj sürdürülebilir mi? Bu soru, gelecek aylarda tarım ve hayvancılık politika geliştiricileri, üreticiler ve tüketiciler için kritik olacak.
            
            
                



