Parlamentonun güçlendirilmesi, kuvvetler ayrılığının sağlanması gerektiği, gücün tek elde toplanmasının sakıncaları dile getirilerek başkanlık sistemi kalsın ama tek adam yönetimi de olmasın deniliyor. Sisteme getirilen eleştiriler elbette eleştiri sahiplerine göre haklıdır. Buna karşılık getirilen bu eleştirilere karşı özellikle MHP kanadından ölçüsüz tepki geliyor. Bu tür tekliflerin sistemi yozlaştırmaya yönelik olduğu, bu tür çabaların Türkiye’ye ihanet olduğu ileri sürülüyor. Görünen o ki, mevcut yapıya yönelik yapılacak eleştiri sahipleri bir anda hainlikle suçlanabiliyor. Böyle bir yaklaşım ister istemez vatanseverlik kimsenin inhisarında olamaz düşüncesin akla getiriyor. Eğer, mevcut yapıya ve uygulamalara yönelik iktidarın her yaptığını alkışlamak, hiçbir eleştiri getirmemek vatanseverlik olacaksa o zaman vatanseverlik Cumhur İttifakı’nın inhisarında olacak, ne yapılırsa doğru yapılmıştır diye alkış tutmak gerekecek ki, böyle bir sistemin adı kesinlikle demokrasi olamaz. Kısacası, tek sesli bir yapı isteniyorsa birilerinin kafasında tehlikeli olabilecek bir takım niyetler ve hedefler var demektir.



Başkanlık sistemi ile ilgili olarak dile getirilen bazı eleştirilerin sadece muhalefet partileri ile sınırlı olmadığı, bazı AK Partili milletvekillerinin benzer eleştirileri dile getirdikleri hatırlandığında olayın yeniden ele alınması giderek zorunlu hale gelecek demektir. Ancak, MHP Genel Başkanı Bahçeli, iktidar partisi milletvekillerinin başkanlık sistemine yönelik bazı eleştirilerini kamuoyu önünde yapmamaları gerektiğini, çünkü bu durumun CHP’nin değirmenine su taşımak anlamına geldiğini ileri sürüyor. Mevcut sistemi eleştirenler olduğu gibi Bahçeli’nin sistemi savunması da doğaldır. Zaten demokrasi, özellikle fikir özgürlüğü bu demektir. Yani farklı görüşlerin ortaya konulması, gerektiğinde bir araya gelerek farklı görüşlerin enine boyuna tartışılması lazımdır. Kaldı ki, gelinen noktada sistem değişikliği kolay değildir. Buna AK Parti ve MHP’nin de katkı vermesi gerekir. Böyle bir katkı söz konusu olmadığında değişiklik zaten yapılamaz. Kısacası, şu anda yapılan iş mevcut sistemin eksikliklerine dikkat çekmektir. Eğer bu eksiklikler konusunda çoğunluk oluşursa, söz gelimi özellikle iktidar partisi içinden de destek gelirse değişiklik yapılması söz konusu olabilir ama başkanlık sistemini bu haliyle eleştiren herkes Türkiye’ye ihanetle suçlanacak olursa suçlayanlar, özellikle Bahçeli, mevcut durumdan memnun demektir. Ancak, Bahçeli’nin bir uygulamadan memnun olması, diğer siyasi partilerin memnun olmamasını ve eleştiri yapma haklarının olmadığı anlamına gelmez. Bir yandan demokrasi sözü dillerde düşürülmeyecek, öbür yandan da başkanlık sisteminin revize edilmesi talebi sistemi yozlaştırmak ve Türkiye’ye ihanet olarak nitelendirilecekse, o zaman bu iddiaların sahipleri muhalefetin neyi savunabileceği; neyi savunamayacağını belirten bir deklarasyon(!) yayınlasınlar da insanlar boşu boşuna karşı karşıya gelmesinler. Çünkü daha kısa bir süre önce mahalli seçim kampanyası sırasında AK Parti ve MHP sözcüleri tarafından seçimleri ülkenin beka meselesi olarak takdim edilmişti. Özellikle büyükşehirleri AK Parti ve MHP dışındaki partilerin kazanması ülkemizin geleceğinin tehlikeye atılması olarak değerlendirilmişti. Ancak, gelinen noktada özellikle de İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kampanyasında beka sorunu MHP ve AK Parti sözcüleri tarafından hiç dile getirilmedi. Çünkü onlar beka meselsini tekrarladıkça halk nazarında güç kaybettiler. Bu da gösteriyor ki vatanseverlik tek yönlü olarak birilerinin malı olmadığı gibi, böyle bir yaklaşım doğru da değildir.