Bismillah diyerek başlayalım söze…

Sözün faydalısını, tesirlisini yazmak niyeti ve duasıyla…

Hayatımızın her alanını kapsayan sistemler vardır, daha doğrusu sistemsiz hiçbir şey yoktur. Kendimize bakacak olursak, insan biyolojik olarak başlı başına sistemler bütünüdür. Çevremiz, mükemmel ahenkle donatılmış, en küçük zerreden en büyüğüne birbirini tamamlayan sistemler bütünüdür. Sistemlerin olmazsa olmaz işleyişini sağlayan kurallar vardır. Zamanın akıp gitmesi, mevsimlerin birbirini takip etmesi, gece ve gündüzün ardı ardına akması, gezegenlerin belli bir yörüngede uyum içinde hareket etmesi gibi birçok örnek verilebilir.

Önce sabah olur uyanırız yeni bir güne, öğlen olur, ikindi, akşam ve gece hep bir düzenle birbirini takip ederler. İlahi mesajda Rabbimiz şöyle haber veriyor;

“De ki: “Hiç düşündünüz mü, Allah geceyi kıyamet gününe kadar üzerinizde devamlı kılsa, Allah’tan başka size gündüzü getirecek bir ilah var mıdır? Hala işitmeyecek misiniz?”

“De ki: “Ne dersiniz, Allah gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar devamlı kılsa, Allah’tan başka size istirahat edeceğiniz geceyi getirebilecek bir ilah var mı? Hala (gerçeği) görmeyecek misiniz?”

“Allah, rahmetinden dolayı size geceyi ve gündüzü yarattı ki dinlenesiniz, lütfundan rızkınızı arayasınız ve bütün bunlara şükredesiniz.” (Kasas Suresi 71, 72 ve 73. Ayetler)

Ayetlerin her kelimesinde hikmetli anlamlar var, fakat biz konumuza örnek olması için sistemsel manasını ele almak ve dikkatinize sunmak istiyorum. (Tefsir ve tefekkürünü sizlere bırakıyorum) Görünen, görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen ne varsa cümlesinin kendi işleyişinde ve birbirini tamamlamasında fevkalade bir düzen içinde olduğunu görüyoruz.  Gece ve gündüz bu sistemin içinde sadece bir parça, mevsimler, güneş, gezegenler ve dünya, bu âlem içindekilerle beraber insan da bu bütünün bir parçasıdır. Bu mükemmel düzen, âlem biz insanoğluna bahşedilmiştir. Yeryüzünün halifeliği ve idareciliği insana verilmiştir. İnsan için yaratılmış bunca nimetler, insanın yaşayabileceği özellikte donatılmıştır. Her şey, tabiatın güzellikleri ve zorlukları insana verilmiştir.

İnsanlığın başlangıcından bu güne bu düzen değişmeden süre gelmiştir. Bizler bu düzene ayak uydurabildiğimiz kadar huzurlu olabiliriz, varlığımızı sürdürebilmek için bu düzene uyma zorunluluğu vardır. Gecenin dinlenme zamanı olduğu, gündüzün ise her türlü işlerimizi gördüğümüz zaman dilimi olduğu ayetle belirtmiştik. Zamanın düzenine göre işlerimizi planlar ve yaparız. Gecenin verdiği sükûnet ve dinlenmeyi gündüz vermez, çünkü yaratılış kanunu böyledir. İnsanın biyolojik yapısı bu düzene göre işlerse varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilir.

Varlığımızı sürdürebilmek ve sağlıklı yaşamak için yemek yer içeriz, bu eylemlerde bir kural, bir zorunluluktur. Gıdaların da kendi sistemleri ve düzenleri bulunur. Bunların bazılarında zarar, bazılarında fayda vardır. Zararlı ve faydalılar tarihi bir tecrübeyle tespit edilmiştir. Bunların içinde uyutan, uyuşturan, zehirli olup öldüren de vardır. Şifalı olup iyileştiren, besleyende vardır. Henüz keşfedilmeyi bekleyen de vardır.

Bir sonraki yazımızda bu konuya “Niçin hayatımızda kurallar vardır” başlığı ile devam edeceğiz. İnsanoğlunun kendisi için yaratılmış bunca nimetle olan ilişkilerinin nasıl olması gerekiyor, bundan bahsedelim diyerek noktalayalım. Allah’ emanet olunuz…