Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Karşılaştığım bir arkadaşım, bugün “moralim çok bozuk” diye söze başlamasından etkilenerek kaleme aldığımız bu seriye devam ediyoruz. Açıkçası başlarken 11.’sini yazmayı düşünmemiştim. “Moralim Çok Bozuk” cümlesine sebep olan sıkıntıların çözümü için örnek alacağımız kutlu peygamberlerden esintiler sunmaya çalıştık. Önceki yazımızda peygamberler hakkında verdiğimiz genel bilgilerden sonra Hz. İsa (as) hakkında kaldığımız yerden yazmaya devam edeceğiz.
Daha çocuk yaşta peygamberlikle müjdelenen İsa (as) Allah’ın yardımı ile mucizelerle desteklenerek hem Meryem annemizi halk nazarında düştüğü olumsuz durumdan hem de kendisi için zor olan mücadelenin, imtihanın üstesinden gelmesi sağlanmıştır. Doğumunu öğrenen şehir halkının Meryem annemize attıkları iftirayı ayetlerde okuyoruz. “Meryem, çocuğu kucağında taşıyarak halkın içine çıktı. Şaşırdılar ve şöyle dediler: 'Meryem! Gerçekten de sen görülmedik pek çirkin bir iş yaptın! Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi; annen de iffetsiz bir kadın değildi!' (Meryem 27 ve 28. Ayet)" Meryem Suresinde bildirdiği gibi iftira atıp onu kınadılar. Sonra inen ayetlerle “Bunun üzerine Meryem bebeğe konuşması için işaret etti. Fakat onlar: 'Henüz beşikteki bir bebekle nasıl konuşabiliriz' dediler. Şunları söyledi: 'Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı.' (Meryem suresi 29 ve 30. Ayet)" Rabbimiz yeni doğan İsa’yı (as)konuşturarak, Meryem annemize iftira atanlara cevap vermiş oldu.
Meryem annemizin himayesini Hz. Zekeriya Peygamber bizzat yapmıştır. İslami kaynaklarda rivayet edilen bilgiye göre Zekeriya’nın (as) hanımı, Meryem annemizin teyzesidir. Kendisi gibi peygamber olan oğlu Yahya (as), Hz. Meryem’in kuzenidir. Bu durumu Ali İmran Suresinde Rabbimiz şöyle haber vermiştir. “Hemen Rabbi Meryem’i memnuniyetle kabul buyurdu, onu en güzel şekilde büyütüp yetiştirdi ve onu Zekeriya’nın himâyesine verdi. Zekeriya ne zaman mabette onun yanına girse, orada değişik bir rızık bulur da: 'Ey Meryem! Bu sana nereden ve nasıl geliyor?' diye sorardı. Meryem ise: 'O, Allah’tan geliyor. Şüphesiz Allah, dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır' derdi."
Bakara Suresi 253. ayette “İşte şu peygamberler ki, biz onların bazısını bazısına üstün kıldık. İçlerinden biriyle Allah doğrudan konuşmuş, birini ise derecelerle yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa’ya apaçık mucizeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le destekleyip güçlendirdik...” Allah’u Teâlâ tüm peygamberlere tebliğ mücadelelerinde destek olup yardım etmiştir. İsa (as) Yahudi kavminden olup onlar için gönderilmiştir. İsa (as) hayatını insanların iyiliğine adamış, gayretle tebliği için çalışıp durmuştur. Kendisine diğer peygamberlere nazaran 12 kişilik yardımcı Havariler görevlendirmiştir. Saf suresi 14. Ayette havariler hakkında bilgi verilmiştir. “Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun! Nitekim Meryem oğlu İsa havarilerine: 'Allah yolunda bana yardım edecek kim var?' diye sormuş, onlar da: 'Allah’ın dininin ve peygamberinin yardımcıları biziz!' demişlerdi. Sonunda İsrailoğulları’ndan bir kısmı iman etti, bir kısmı da inkâr etti. Ama biz, iman edenleri düşmanları karşısında destekledik ve böylece onlar üstün geldiler." Evet, canlar Allah’u Teâlâ’nın bizlere yardımı açık, zorluklar karşısında O’ndan yardım isteyeceğiz. Bir şeyin gerçekleşmesi için vesilelere sarılıp gereken tedbiri alacağız. Sonrası Allah’a kalmış, nimeti verse de vermese de şükredeceğiz, vermezse hayır yoktur inancı ile hareket edeceğiz. Sabredeceğiz, bileceğiz ki dünyalık kaybımızın karşılığını ahirette fazlası ile alacağız.
İsa (as) hakkında rivayet edilen bir kıssaya göre tebliğ için Havarileri ile kapı kapı dolaşıyorlardı. Daha önce ifade etmiştim tebliğ başlı başına zor bir iştir diye, bir insanın inancını değiştirmek, onu ikna etmek kolay değildir. Muhatapları İsa’yı (as) reddettiler, hakaret ettiler, küfür edip kızdılar. Genelde kötü karşılık buldu ama kendisi asla onlara karşı yüzünü ekşitmedi. Hatta bu durumdan rahatsız olan Havarileri zaman zaman çıkışıp bizde onlara aynı ile mukabelede bulunalım dediler.
Hz. İsa (as) Havarilere cevaben şu güzel nasihati örnek olarak verdi: “Bana onlara karşı sende sert ol, onlar gibi katı davran diyorsunuz! Bana üç tane kap getirin diyerek, işin hikmetin öğretti. Kaplardan birine su, birine süt koydurdu birini de boş bıraktı. Boş olan kaba süt dökerek Havarilere bu kaptan bu boş olan kaba ne döküldü diye sordu. Onlar süt döküldü dediler, bunun üzerine su dökülür mü diye sorunca Havariler hayır süt olan kaptan süt, su olan kaptan su dökülür dediler. Bunun üzerine Allah’ın Resulü İsa (as) onlara, benim kabıma Allah’u Teâlâ iyilik doldurmuş ondan asla kötülük dökülmez cevabını verdiler."
Bizlerde yeryüzünde Allah’a iman eden Müslümanlar olarak başta Efendimiz Hz. Muhammed (sav) ve İsa (as) gibi kabımıza Allah’ın emrettiği iyiliği dolduracağız ve ondan sadece iyilik dökülecek. Muhatabımız kim olursa olsun ona mütebessim davranacağız, her daim İslam’ın temsilcisiyiz anlayışını kuşanacağız. Davranışlarımız kaba saba değil iyilik olacak, yani kabımızdan iyilikler dökülsün ki ilaç olsun. Düştüğümüz hiçbir olumsuzluk moralimizi bozmasın, zor durumlarda kalalım ama hep ümit var olalım.
Yahudi kavmini Kuran’da bildirildiği kadarı ile biliyoruz. Birçok peygamber gönderilmesine rağmen kendi istek ve arzularından ötürü ileri gittiler, peygamberlerine karşı geldiler. İsa’yı (as) çarmıha gererek öldürmeye kalkışmaları hakkında ki ayetlerle bitirmiş olayım.
“Bir de: 'Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük' demeleri yüzünden. Oysa onlar İsa Mesih’i ne öldürebildiler ne de çarmıha gerebildiler. Öldürdükleri başkası idi, fakat onlara İsa gibi gösterildi. Şüphesiz ki İsa hakkında anlaşmazlığa düşenler, onun öldürülmesi hususunda da şüphe içindedirler. Bu konuda zanna tâbi olmaktan başka hiçbir bilgileri yoktur. Kesin olan şu ki, onu öldüremediler: Bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah, kudreti daima üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. (Nisa Suresi 157 ve 158. Ayet)"
Bir sonra ki yazımızda detaylarını ve nedenini yazacağım...
Allah’a emanet olunuz...