Olacağı buydu zaten!
Bugüne kadar siyasette hep kamplaşma öne çıkarıldı!
Farklı düşünceler “siyasi rakip” gibi değil de “siyasi hasım” gibi görülüp gösterildi!
Bunun doğal sonucu olarak da kamplaşma siyasetinden hesaplaşma siyasetine doğru yol açılmış oldu!
Endişemiz parti içi anlaşmazlıklar nedeniyle başlayan hesaplaşmaların partiler arası hesaplaşmalara dönüşmesidir.
Dileriz siyaset böyle bir yola girmez!
Bunca yıldır kutuplaşma ve kamplaşma siyasetinden medet umanlara meram anlatmaya çalıştık.
Yapmayın etmeyin demekten dilimizde tüy bitti!
Ama bizim bu tür mesajlarımız onların bir kulaklarından girdi ötekinden çıktı gitti!
Hem de hiç iz bırakmadan çıktı gitti!
Siyasette kutuplaşma ve kamplaşmayı tercih edenler o hale geldiler ki sadece rakip partilerle değil kendi aralarında en ufacık görüş ayrılığında bile birbirlerini hain gibi görmeye başladılar.
Önce “hain” olarak görülenler bir süre sonra “düşman” olarak görülmeye başlandı!
Doğal olarak da düşman olarak görülenlerin ortadan kaldırılması gerektiği düşüncesi ağır bastı!
İlk etapta gözdağı verilirken sonrasında hoşgörüsüzlüğün dozajı artırıldı!
Sadece gözdağı verilmekle yetinilmeyip siyasi rakipler kaba kuvvetle hizaya sokulmaya çalışıldı!
Son aşamasında ise tetikçiler devreye sokularak siyasette farklı düşünenlerden kurtulma yolu açıldı!
Evet, yıllardır siyasette kutuplaşma ve kamplaşmanın ortaya çıkaracağı olumsuzluklara dikkat çekmeye
çabalıyoruz,
Şimdi en büyük kaygımız korktuklarımızın başımıza gelmeye başlamasıdır.
Yani insanların farklı düşüncelere karşı fikirle mücadele etme yerine kaba kuvveti tercih etmeleridir.
Bu yöntem insanları belki bir süre daha siyasette hâkim güç halinde tutar ama bu politikanın sonu hüsrandır.
Siyasette kutuplaşma ve kamplaşma döneminin yerine acilen kucaklaşma döneminin başlatılması şarttır.
Farklı düşüncenin, farklı bakış açısının bir düşmanlık nedeni olmaması gerektiği kabullenilmelidir.
Zira insanlar birbirlerini oldukları gibi kabul etmeyi ve farklı düşünceye saygı duymayı öğrenmek zorundalar.