Yeni bir konu ve yazı ile birlikteyiz. Allah’u Teâlâ’ya hamd olsun, göz açıp kapayana kadar belirlemiş olduğumuz zaman geliyor. Hızla akan zamanın önünde hiçbir şey durmuyor. Bir gün selamız okunacak elbet, bu gerçeği her nefis tadacak. Gelip geçici olduğumuz dünya hayatı, imtihan için önümüze konulmuş bir durak. Herkesin bildiği fakat ihmal ettiği dünya durağının kurallarını, Allah’u Teâlâ belirlemiştir. Bu gerçek Kuran-ı Kerim’de bizlere bildirilmiştir. O’nun hükmü zaman geçse de anlayışlar ve şartlar değişse de değişmeden ortada duruyor. Aksini iddia eden, verilen mühlete kadar ancak kendisini ve taraftarlarını oyalamış ve kandırmış olur.
Marifet bu gerçeği anlamak! Şöyle tefekkür edecek olursak ya da örnekleme yapacak olursak mesele daha iyi anlaşılır. Başta Efendimiz (SAV) ve sahabeyi kiramdan (RA) birisi bu dönemi görseydi, buranın İslam yurdu olmadığı kanaatine varırdı. Bizler İslam’ın düzeninden o kadar uzak yaşıyoruz ki neyi yaşadığımızın farkında bile değiliz. Tefekkür edecek olursak, Kuran’ı kâmil manada anlamış olsak yaşadığımız hayat şeklinin doğru olmadığını, Müslümanca bir hayat yaşamadığımız sonucuna kolayca varırız. Allah’ın mükemmel olarak yarattığı ve yaratılmışın en şereflisi dediği insanı yolundan çıkaran nedir?
Tin Suresinde "Biz insanı en güzel biçimde yarattık" buyuruyor Rabbimiz. Yine insanı tanımladığı Sad Suresinde;
71- Hani rabbin meleklere demişti ki: “Ben çamurdan bir insan yaratacağım.
72- Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın.
73- Bunun üzerine meleklerin hepsi secde ettiler.
74- Yalnız İblis hariç; o, kibir duygusuna kapılıp kâfirlerden oldu.
75- Allah, “Ey İblis” dedi, “Kendi ellerimle yarattığım şu varlığın önünde secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü taslıyorsun yoksa ululardan mısın?” 76- İblis, “Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın” diye cevap verdi.
77- Allah, “O halde çık oradan!” dedi; “Sen artık kovuldun!
78- Kıyamet gününe kadar rahmetimden uzak kalacaksın!”
79- “Rabbim! Öyleyse insanların yeniden diriltileceği güne kadar bana mühlet ver” dedi.
80, 81- Allah, “Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlar arasındasın” buyurdu.
82, 83- İblis, “Senin kudretine andolsun ki rabbim, içlerinden samimi kulların hariç, insanların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım” dedi.
84- Allah buyurdu: “O zaman gerçek -ki ben hep gerçeği söylerim- şudur:
85- Kesinlikle ben cehennemi, sen ve bütün sana uyanlarla dolduracağım!”
Diye buyurduğu, Sad Suresi 72. ayette insanın vasfını, yaratılış özelliğini ortaya koymuş oluyor. Allah’ın (CC) ruhumdan üfürdüğüm şeklinde belirtmesiyle insanın diğer yaratılmıştan farkını ve üstünlüğünü bildiriyor. Bu ayetlerin neticesinde Rabbimizin nidasına uymayan insanların, kendisine kıyamete kadar mühlet verilen şeytanın vesvesesine uyarak, Allah’ın rahmetinden uzaklaşacağını bildiriyor. Allah’ım gaflete ve dalalete düşmekten bizleri korusun. AMİN...
Başlığımıza dönecek olursak insanın muhafazası konusunu; iman esasları, ibadetler ve sosyal hayatımız şeklinde bölümlerle sizlere aktarmış olacağım. İman konusunu akaid kitaplarından öğreniyoruz. İnanç esasları olarak tanımladığımız “AKAİD İLMİ” şu şekilde özetlenebilir.
Akaid ilmi, İslam Dininin inançla ilgili hükümlerinden bahseden bir ilimdir. Akaid ilminde Allah’ın varlığı ve birliği, sıfatları ve fiilleri, meleklere iman konusu, Allah’ın gönderdiği peygamberler ve onlar vesilesiyle insanlığa gönderilen ilahi kitaplar konu edilir. Ayrıca ahiret ve ahiretteki durumlar ile kaza ve kadere iman, akaid ilminin diğer önemli konularını oluşturur. Özetle akaid ilmi İslam dininin altı iman esasını ve bunlara ait inanç meselelerini açıklayan temel İslam ilimlerinden biridir.
Akaid ilminin gayesi, Müslümanlara İslam dininin inanç esaslarını ve bunlara dair hakikatleri göstererek insanlara dünyada huzurlu bir hayat yaşatıp ahirette ebedi mutluluğa kavuşturmayı amaçlar. Akaid ilmi bu gayeyi gerçekleştirirken şu görevleri yerine getirmiş olur.
İman esaslarının ispatını, izahını ve yorumunu yaparak, taklidi bir imandan tahkiki imana ulaştırmayı amaçlar. Doğru inancı ve hakikati arayanlara rehberlik eder.
Sapkın düşünce sahiplerinin görüşlerini ve İslam’a yönelik itirazları çürütür.
Allah’tan başka ilah olmadığını gönüllere yerleştirerek, müminlerin ihlasla ve makbul ameller yapmalarına yardımcı olmaya imkân sağlar.
Metot olarak Akaid ilmi insanlara inanç esaslarının öğretilmesi ve benimsetilmesinde, Kur’an ayetlerini ve hadisleri esas alırken, pozitif bilimin ve aklın verilerini de kullanır. İman esaslarını açıklarken, bilim ve akıldan da yararlanır. Bu bakımdan akait, hem nakli hem de akli delillerden örnekler verir.
Akaid ilminin önemini, inanç esasları bilinmeden ve bunlara inanılmadan namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetleri; cihat, ticaret, ziraat ve günlük yaşayış gibi muameleleri kapsayan fıkhi hükümler ile güzel ahlak ve tasavvufi incelik ve adabı muaşeretten bahsetmek mümkün değildir.
İslam akaidinin ilk ve en önemli kaynağı Kur’an-ı Kerim, daha sonra da sahih hadislerdir. İslam akaidini oluşturan esaslar, Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde açık bir şekilde yer almıştır. Kur’an’da Allah’a, peygamberlerine, kitaplara, meleklere, ahirete, kaza ve kadere dair bilgiler veren birçok ayet-i kerime vardır. Yine hadis kitaplarının, iman, enbiya, tevhit, cennet, cehennem, kader, kıyamet gibi bölümlerinde iman esasları ile ilgili birçok ayrıntılı bilgiler yer almaktadır.
Felsefe ve pozitif bilimlerin başlıca aracı olan akıl ile duyu organlarının verileri de akaid ilminin yararlandığı kaynaklar arasındadır. Ancak aklın ve duyu organlarının verileri, dini prensipler ve iman esaslarının belirlenmesinde doğrudan ve belirleyici bir kaynak değildir. İman esaslarının belirlenmesinde yegâne kaynak vahiydir. Yani Kur’an ayetleri ve mütevatir hadislerdir. Akıl ve duyu organlarının verileri, daha çok ayet ve hadislerin belirlediği esasları açıklamak, yorumlamak ve ispatlamak için lazımdır.
Akaid ilmi Müslümanların en başta öğrenmesi gereken ilimdir. Zira bir Müslümanın Allah’a karşı kulluk görevlerini hakkıyla yerine getirebilmesi, inançlarına, ibadetlerine ve ahlakına yön verecek iman esaslarını en doğru ve en iyi şekilde öğrenmesine bağlıdır.
Buradan devam etmek dileği ile Allah’a emanet olunuz...