Fatiha süresinin 4. Ayeti Kerimesidir. Alimlerimiz tarafından Din Günü, Hesap Günü, Ceza günü de diye ifade edilir.

Fatiha Süresi bizleri öyle sarsıyor ki ah bir anlayabilsek. Daha önceki yazılarımızda uzun uzun anlattık. Fatiha Süresi önce “Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’adır.” ayeti ile Rabbimizin yüceliğini, büyüklüğünü, sonsuz güç ve kudretini bize hatırlatıyor.

Sonrasında Yüce Allah’ın Rahman olduğunu, tüm yarattığı varlıkların rızkına kefil olduğunu, ancak çalıştığının karşılığının olduğunu bizlere söylüyor. Öyle ki her şeyden önce Müslüman gayret etmeli, çapa sarfetmeli yani elinden ne geliyorsa onu yapmalı, ondan sonra işi Rabbine havale etmelidir diyor…

Bazen yapılması gerekeni yapmayıp, sonra bizler gibi dünyaya bakmayan kişileri eleştirmenin hiçbir mantığı olmadığını, meselenin özünün önce bizim gayretimiz olduğunu bize ifade ediyor.

Ve sonrasında Rabbimiz Rahim’dir. Müslümanlara ahirette merhamet eder, merhameti ile muamele eder.

Ama bir de hesap günü var…

İnsan unutkan! Bir Müslüman hayatını şekillendirirken hesap gününün olduğunu hep hatırlasa, hiç unutmasa… Yani boynuzlu koyunun, boynuzsuz koyundan hakkını alacağı bir gün olacağını unutmasa!

Beyaz kefen hepimizin son elbisesi olacak. Bir m2 toprak, Münker ve Nekir melekleri ile karşılaşacağımız “Son Dünya Evimiz” yani kabrimiz olacak.

Hayatta kendimize hedefler koyarken hesap gününü unutmamak gerekir. Ölçülerimiz Kur’an ve Sünnet çerçevesinde olmalıdır. Hedeflerimize doğru yürürken helal dairesinden çıkmayıp, harama yönelmemek lazımdır. Maalesef dünyanın kısa olduğunu, imtihan yeri olduğunu unutuyoruz. Niçin yaratıldığımızı, niçin bu dünyaya gönderildiğimizi düşünmüyoruz. Hayatımızı Rabbimizin razı olacağı şekilde geçirmekle ilgili kendi önümüze hep engeller koyuyoruz.

Hesap günü öyle bir gündür ki herkesin kendi derdine düştüğü gündür. Bir anne-baba için çocukları kendi hayatlarından değerlidir. Ama o kıyamet gününde, hesap saati geldiğinde Hz. Peygamber efendimiz harici herkes kendi derdine düşer.

Annenin çocuğunu terk edeceği gündür o gün…

Yüce Rabbimizi merhametine sığınacağımız gün…

Bir de iyi ki hesap günü var diyeceğimiz gün…

Hani zalimliği, yaptığı kötülükleri ile dünyaya nam salanların haddinin bildirileceği gün!

Bazen hesapların Allah’a havale edilip, “Allah’ım ben çaresiz kaldım, bu Dünya’nın kuralları - kurumları ile işimi çözemedim. Ama sen biliyorsun ki ben haklıyım. Ben işimi sana havale ediyorum.” deyip, hiç kimseye artık haksızlığın yapılmayacağı o gün.

İnsanın aklından hiç çıkarmaması gerekirken, çok unuttuğu o gün…

O gün bazıları için çok kolay, bazıları için çok zor olacak. Rabbimizin bize bahşettiği nimetlerin karşılığında vereceğimiz bir hesap olacak. Aldığımız bir nefesin, göz açıp kapama nimetinin, kalp atışımızın, ailelerimizin ve daha sayacağımız bir dünya nimetin karşılığı nasıl olacak?

Rabbim hesap gününe hazır olabilmeyi bizlere nasip eylesin.