Eğitim konusunu bu yazımızda insanı inceleyerek anlatmaya devam edeceğiz.

Allah (c.c) Ahzab Suresinde insanı yeryüzünün halifesi kıldığını bildiriyor, Tin Suresinde insanı güzel surette mükemmel yarattığını, Sad Suresi 72.ayette “Ben ona güzel ve düzgün bir şekil verip ruhumdan üflediğim zaman,…” diye bildirmesi, yine Secde Suresi 9.ayette “Sonra onu, tam bir şekilde düzene koyup ona ruhundan üfleyendir. Sizin için kulaklar, gözler ve kalpler yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” Buyuruyor.

İnsanın yaratılışına dair ayetlerden edindiğimiz manaya göre, İnsanın güzel surette yaratıldığını anlıyoruz. İnsanı Allah’ın yarattığında bir noksanlık göremezsiniz, ayetiyle ilişkilendirerek ele alacak olursak, bizler insanları suret ve görünüş olarak güzel-yakışıklı, çirkin olarak nitelendiririz, ayetin tanımlamasına göre yanlış bakış açısı ortaya koymuş oluruz. Allah’ın güzel yarattığına çirkin demek, güzellik kavramına Allah nazarıyla bakamadığımızı gösteriyor. İnsanın davranışları için iyi-kötü doğru-yanlış gibi ifadeler kullanırız fakat Allah’ın suret olarak verdiği şekle çirkin diyemeyiz. Hani demiştik ya tanımlamalarımızı kaynağına uygun doğru kavram ve anlamlarla yapalım diye. İnancımız Allah’ın (c.c) bildirdiği gibi olması gerekiyor, onun istediği gibi iman etmemiz ve hayatımızı şekillendirmemiz gerekiyor. Kişilerin düşünce ve hevesine göre bakış açısı koyacak olursak yüzlerce farklı anlam ve din ortaya çıkar, çıkmışta zaten. Bu açıdan bakarsak kimin doğru inanç ortaya koyduğunu bulamayız. İnanç esasları sana bana göre değil Allah ve Resulünün bizlere bildirdiği gibi olmalıdır, anlayana!

Eğitim metotlarının fıtrata uygunluğunu ele alacak olursak, insanın öğrenmesi taklit ile başlar. Maide suresi 31.ayette bildirdiğine göre Kabil öldürdüğü Habil’i gömmeyi kargadan görerek gerçekleştiriyor, karga kadar olamadım diyerek de hayıflanıyor. Bir şey yapmak için mutlaka bir örneğe ihtiyaç vardır. Her hangi bir şeyi ortaya çıkarmak için ilk yapanı taklit ederiz sonrası kişilerin yeteneği ve tecrübesiyle ortaya çıkıyor. Akıl nimeti bir şeyi icat ederken illa da taklit etmese de kolaylaştırmak adına böyledir. Bakara Suresi 31.ayette “Allah, Âdem’e her şeyin ismini öğretti.” İfadesi ile sadece isimlerin öğretilmediği, ismin ötesinde özelliklerinin de öğretildiğini anlıyoruz. Âdem AS ’da çocuklarına öğretti derken bu günlere gelindi.

Konuştuğumuz dil, toplumların karakterlerini ortaya koyan kültür çeşitliliği de ilk insandan günümüze çeşitli gelişme ve değişimlerden sonra günümüze gelmiştir. Çoğalan kardeşler, farklı coğrafyalarda farklı millet ve kavimleri oluştururken, kendilerine özgü gelenek ve görenekleri ortaya çıkarmışlardır. Bu kavimlerin birçoğunun peygamber ile desteklendiğini, onların öğretisi ve tavsiyesi ile geliştiğini inkâr edemeyiz. Eğitim-öğretim çeşitliliği de bu tecrübe ve farklılıklardan günümüze miras olmuştur. İletişimin ve birçok materyalin gelişimi ile uzakların yakınlaştığı, toplulukların bir birbirlerinden eğitim modelleri devşirmeleri güncel çağdaş ve modern diye tanımladığımız günümüz eğitim model ve uygulamalarını ortaya çıkarmıştır.

Sonuçta eğitimin odak noktasında insan vardır. Öğreten öğretmen, öğrenen öğrenci vardır. Bizler Müslümanlar olarak kişi ile muhatap olarak, doğru örnek olarak asıl eğitici figürü ile öğrenciyi buluşturmuş oluruz. Öğretmende ve öğrencide bulunması gereken vasıfları saymak yerine, gündelik yaşamda yaşadığımız hayatla örnek olmak ve öğrencilerimizin eğitimden doğru pratiği almasını sağlamak gerekir.

Allah’ın, peygamberleri özel sıfatlarla ve Cebrail AS. İle desteklediğini biliyoruz. Taklit edenler inanç ve yaşantı olarak peygamberimizi örnek alması ve metodunu anlaması zorunluluktur. Hz. Peygamber efendimizin tüm peygamberlik dönemi boyunca uygulamış olduğu eğitim metodunun kaynağı vahiy idi. Sahabeler Hz. Peygamber efendimizde yaşayan Kur’an ı buluyorlar, peygamber efendimizin söz ve davranışlarında yaşayışı ile tam birbirine uyum görüyorlardı. Bu etkili oluyor, bu bir yaşam tarzına dönüyor ve sahabe nesli ortaya çıkıyordu.

Biz eğitimciler için en büyük yaklaşım hatalarından biri çağı suçlamak, gençleri suçlamak diye düşünüyorum. Eğitimci her şeyden önce değiştirmek istediği eylem ve söylemle ne kadar uyumlu yaşıyor ona bakmalı. Etkili olması için söylediğinin, yaşadığı ile uyuşması gerektiğinin farkında olmalı.

Bu söylediklerimiz aslında bizim ifade ettiklerimiz değil, bilhassa Hz. Peygamberin bize nakış nakış işleyerek hayata koyduğu sünnetinin ortaya koyduğudur. O ne güzel örnektir hayatımız için, şefahatine nail olmak duası ile Allah’a emanet olunuz.