Haksızlık ve zulüm, bir Müslümanda asla olmaması gereken özelliklerdir. Hz. Peygamber efendimiz (s.a.s.) bir hadisi şerifinde “….Zulmedenler Kıyamet Gününde zifiri karanlık içinde kalacaklardır….” (1)  buyurmaktadır. Yine başka bir hadisi şerifte Alemlere Rahmet Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Kıyamet gününde hak sahiplerinin haklarını alacaklarını, hatta boynuzlu koyunun boynuzsuz koyundan hakkını alacağını” (2) bizlere bildirmektedir.

Şu üç günlük dünya zalimlere kalmış gibi görülebilir. Ama biz biliyoruz ki ahiret var, hesap var. Öyle ki boynuzlu koyun, boynuzsuz koyundan hakkını alacaktır. Zilzal Sûresinden biliyoruz ki zerre miktarı hayır ve şer yapan karşılığını alacaktır. Kimsenin kimseye zerre miktarı da olsa hakkının geçmeyeceği gündür hesap günü…

Bu uyarılar yüce Rabbimiz ve Resulü tarafından bizlere yapılmaktadır ki, kimsenin kimseye yardımının dokunmayacağı o günde kul hakkı ile Allah huzuruna çıkmayalım…

Diğer bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Kıyamet gününde, başkasının arazisinin bir karış toprağını dahi alan kişinin boynuna o gaspettiği yerin yedi katının geçirileceğini bildirilmektedir.” (3)

Özellikle ülkemizin bazı bölgelerinde arazi için kan döküldüğünü, bir karış toprak için canlara kıyıldığını üzülerek duyuyoruz. Kardeşin kardeşe düşman olduğunu, kız kardeşlerin haklarının verilmediğine şahit oluyoruz. Öyle ki Allah’ın kendisine verdiği hak ile yetinmeyip, kardeşinin malına çöken kişi tam manasıyla hırsızdır, zalimdir, gaspçıdır.

Dünya malı gözümüzü boyuyor, hırslandırıyor, hakkımız olmayana da elimizi uzattırıyor. Ama sonunda hesap var. Yerin yedi katının boynumuza geçirilmesi durumu var. Hacılar, hocalar, anneler, babalar bu hususlarda çok dikkat edelim. Nefsimize yenik düşmeyelim. Çevremizi uyarıp, bu zulmün meydana gelmemesi için feraset sahibi olalım.

Hz. Peygamber efendimiz Hz. Muaz’ı Yemen’e vali olarak gönderecekmiş. Ona verdiği tavsiyelerin sonuncusu ise çok dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) der ki: “….Mazluman bedduasından sakının. Çünkü Allah ile Mazlum’un duası arasında perde yoktur.” (4)

Bizlerin çok dikkatli olması lazım. Garibana, gücü olmayana, yetime, fakire karşı ise çok çok daha fazla dikkatli olunması gerekir.  Bir kurumda yönetici olan kişi kendi görevdeşleri ile tartışır, seslerini birbirine yükseltebilir. Ama yanınızda asgari ücretle çalışan, alacağı o ekmek parası ile çocuğunu okutan kişiye karşı ise çok daha fazla dikkat etmek lazımdır. O belki size sesini çıkaramaz ama O’nun sesini duyan Allah vardır. Bir engele, aracıya ihtiyaç olmadan onun sesini duyan Rabbi vardır. Bu çerçeve de Allah’ın mazlum kullarının ahını almamak gerekir. Sonu tahmin edilemeyecek kadar sıkıntılı olabilir.

Hak, adalet İslam Tarihinin ilk günlerinden itibaren hep Müslümanların en önemli özelliklerinden biri olmuştur. Hak ve adalet ile cihana nam salmışızdır. Ve zalimin karşısında, mazlumun yanında olmuşuzdur.

1 - Müslim, Birr, 56

2 - Müslim, Birr, 56

3 - Buhârî, Mezâlim, 13; Müslim, Müsâkât, 142)

4 - Müslim, Îmân, 29; Buhârî, Zekât, 63