Dikkat edilirse Cumhur İttifakı’nı ülkenin öncelikli sorununu Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ilgilendiriyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa sanki Cumhur İttifakı, Millet İttifakı adına da cumhurbaşkanı adayını belirlemiş, ancak Millet İttifakı’nın adayını açıklamayı seçimlerin resmen ilan edilmesini bekliyor olmaları sanki Cumhur İttifakı’nın sinirlerini bozmuş, bozuyor görüntüsü ortaya çıkıyor. Elbette iktidar kanadı açısından Millet İttifakı’nın adayının kim olacağı çok önemli ancak adayını belirleme hakkı da Millet İttifakı’na ait. Bu konuda Cumhur İttifakı’na söz düşmemesi gerekiyor. Elbette temennileri olabilir. Ancak, içlerinden geçen duyguların adeta Millet İttifakı’nı ısrarlı bir şekilde sıkıştırmaya dönüşürse bunun demokratik bir tavır olmayacağının bilinmesi gerekiyor. Kısacası temenninin bir dayatmaya dönüşmemesi gerekiyor. Eğer, Millet İttifakı’nın adayının kimin olacağı iktidar kanadını bu kadar ilgilendiriyorsa, bu durum ülkenin içine yuvarlandığı, daha doğrusu ülkeyi içine yuvarladıkları çıkmazın toplumu her geçen gün biraz daha bunaltıyor olmasıdır. Bunca yıllık ömrüm boyunca pek çok seçim kampanyası yaşadım. Hiçbir zaman muhalefetin belirleyeceği aday iktidar kanadını böylesine ilgilendirmemişti. Seçimlere gelindiğinde ülkenin içinde bulunduğu siyasi şartlara göre adaylar belirlenip ilan edilirdi. Şimdi ise Cumhur İttifakı’nın bir ortağı olan MHP Genel Başkanı Bahçeli ittifak adına cumhurbaşkanı adaylarını ilan etti. Bu ilandan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da sanki aday olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Elbette kimsenin içinden geçenin ne olduğunu bilmemiz mümkün değil. Ancak böyle bir tablo görünüyor.
Hemen belirteyim ki şu günlerde elbette Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı, ya da olması gerektiği çok önemli. Ancak, bir seçim kampanyasını başlatmış olan iktidar kanadı ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunların tespiti ve bunlar konusunda 20 yıllık iktidarları sebebiyle sorumluluklarının neler olduğunu tespit ederek sorunlar nasıl çözülecek sorusunun cevabının millet ile paylaşılması şart. Çünkü sorunları kısa sürede çözüme kavuşturacaklarını söylemeleri toplum açısından fazlaca inandırıcı olmuyor. Çünkü var olan sorunları kısa zamanda çözüme kavuşturacaklarını her fırsatta söylemeleri ister istenmez, “Mademki bu sorunların sebebini ve çözümünü biliyordunuz da ülkeyi böylesine bir çıkmaz sokağa niçin getirip soktunuz?” sorusunun cevabının verilmesi gerekiyor. Böyle olunca, “Sorunları çözeceğiz” demek yerine, “Hangi sorunu hangi usul ile çözeceklerini” söylemeleri gerekiyor. Böyle bir durum söz konusu değil. Yapılan iş, açıklamalarda ses tonunu her gün biraz daha artırarak muhalefetin sesini duyulmaz hale getirerek, toplum istemese de tek yolun kendilerinden geçtiği havasını oluşturmaktan ibaret.
Bu arada toplum adeta sinir krizi yaşar bir noktaya gelmiş. Her an sosyal bir patlama yaşanabileceği endişesi var. Artık insanlar birbirleri ile sakin bir şekilde konuşamıyor, karşılıklı düşüncelerini paylaşamıyor. Buna da iktidar sözcülerinin ayrıştırıcı ve kavgacı üslubu sebep oluyor. Böyle olunca da birkaç oy fazla alabilmek için ortamı germeyi sürdürmenin izah edilir bir yanı yoktur. Açlık sınırının 7 bin 300, yoksulluk sınırı rakamının 23 bin liraya dayandığı bir noktada iktidar sahiplerinin oturup ekonomik batmışlığın insanımızın sinirlerini ne ölçüde etkilediğinin hesabını yapması gerekirken, aksine gerilimin artarak devamında fayda görüyorlar. Niyetleri bu olmasa bile yansıyan hava bu. Kısacası, iktidar kanadı Millet İttifakı’nın adayını belirlemeyi bir kenara bırakarak topluma 20 yıl sonra ülkeyi içine sürükledikleri çıkmazın izahını yapmaları gerekiyor.