Anlatılır,
Bülbülün güle aşkı dillere destandır.
O, en çok da seher vaktinde gülün ilk açıldığı anlara âşıktır.
Gece boyu hasretle o anı bekler durur. Uykuya dalıp, uyanamaz endişesi ile de yanık yanık öter durur garibim!
Ancak gecenin derinliklerinde ötmekten bitap düşer ve ne yazık ki seher vaktine yakın ister-istemez uykuya dalar. Uyandığında ise vakit çoktan geçmiştir. İşte o an yüreği pişmanlık duyguları içerisinde yanar da yanar!..
Bu hasretlik bir türlü son bulmaz ve böyle devam ede durur.
...
Dün malûm ülkemiz bir seçim süreci yaşadı.
Sanki seçime değil de savaşa gidiyoruz havası estirilip durdu maazallah!
Bir cephede arsızlar, hırsızlar, yolsuzlar, münafıklar...
Diğer cephede teröristler, hainler, kâfirler...
Oysa herkes kendi cephesinden vatansever, bayrak, ezan millet sevdalısı...
Kutuplaştıranlar,
Kutuplaşanlar...
Sanki memlekette aklı başında feraset sahibi bir Allah'ın kulu kalmamış.
...
Neyse seçim yapıldı, başladı zafer kutlamaları;
Marşlar, türküler, sloganlar;
Bağırmalar, çağırmalar, naralar;
Korna sesleri, acı acı fren sesleri...
Üstüne üstlük ambulansların siren sesleri... Tabi onların derdi kutlama değil, acil hastayı hastaneye yetiştirmek. Ancak herkes zafer sarhoşudur, yol vermek kimsenin aklından dahi geçmez.
İster-istemez aklılara bir atasözümüz gelir, 'Koyun can hayında, kasap et hayında.'
Bir yanda ezanlar okunur, ama duyan kim?.. Tabi duyarlı olanlar da yok değil, "Ezan okunuyor, ezaaan!" diye bağırmalar...
Hele sosyal medyada kullanılan argoca ifadeler, affedersiniz sin-kaflı yazışmalar!.. ...gömdük gibi nefret söylemleri!
Medeniyet bu memlekete ne zaman uğrayacak acaba?
Bilinmez...
...
Neyse gelelim bülbül hikâyesini neden anlattığımıza,
Malûm yaz aylarındayız. Sabah namazları da bir hayli erken saatlerde kılınıyor. Mesela İstanbul'da bu sıralar saat beş gibi cemaate duruluyor. Erken saatler olduğu için cemaatte de sayıca azlık görülüyor!
Merkezi camilerde bile bir saf ancak doluyor bu sıralar. Bazen ikinci saf da oluşuyor.
Bu sabaha kadar böyleydi.
Bu sabah ne oldu dersiniz?
"Şükür namazı kılanlarla mı doldu." dersiniz?
Üzgünüm!
Bu sabah sadece yarım saf cemaat vardı. Merkez camiinde!..
Sadece yarım saf!
Eh gece geç saatlere kadar, kutlamalardan yorgun argın evine dönenler, sabaha kadar da şükür namazı kılmışlardır herhalde...
Artık bitkinlikten de uykuya geçmiş olacaklardır ki seher vakti okunan sabah ezanını duymamışlardır gariplerim!..
Öyle sanıyorum ki şu an bülbül misali yürekleri yanıp-tutuşuyordur.
...
Be hey müslüman! Şükür namazını Allah Kabul eylesin de... Davasını güttüğün şu sabah namazlarında şu garip camileri ne zaman dolduracaksın?
Ne zaman?..