Ülkemizde yaşanan gıda terörü hususunda, sanırım dünyada birinciyiz.

Gıdadaki hilelerle en fazla tehlikeye maruz kalan yegâne ülke de olabiliriz.

Avrupa Birliği Gıda Güvenliği sistemi RASFF'e göre, Aralık ayında içeriğindeki yüksek oranda pestisit tespiti sebebiyle ihraç ettiğimiz ürünleri geri gönderen ülkeler; Almanya, Fransa, İtalya, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Finlandiya, Yunanistan, Belçika, Hollanda.

Bu ülkelerin iade ettiği zehirli ürünleri ne yapıyoruz, iç piyasada halka yediriyoruz.

Sonra artan kanser hastalıkları ve ölümler.

Bir millet böyle kendisini, kendi elleri ile yok etmekte.

Twitter’da “Gıda Dedektifi” isimli hesabı takip etmekteyim.

O kadar çarpıcı bilgiler var ki.

Tutup doğruyu söyleyip halkı aydınlattığı için ödül verilmesi gereken bu genç kardeşimize firmalar davalar açmakta.

İşte o çarpıcı analizlerinden biri;

“ ABD’de faaliyet gösteren bir sivil kuruluş, market raflarında satışta olan 28 farklı bitter çikolata ürününe analiz yaptı. ABD'de yayınlanan rapor sonrasında içeriğinde ağır metal tespit edilen çikolata firmasına ‘yanlış, yanıltıcı ve aldatıcı’ içerik sunmaktan dolayı 5 milyon dolarlık tazminat davası açıldı. Ürünler arasında yüksek oranda kurşun içeren markalardan biri de Türkiye'deki Ü. tesislerinde üretilen G.S. oldu.”

“Gıda Dedektifi” isimli hesap, tüketilen bütün ürünlerin foyasını açığa çıkarmakta;

“Acaba Jambon yerken bir daha düşünseniz mi? Bu üründe dana eti oranı beyan edilmezken, ürün içeriğinde dana eti haricinde; Dekstroz, Kıvam arttırıcı, Stabilizör, Antioksidan, Koruyucu ve Renklendirici bulunuyor. Üründe renklendirici olarak Karmin yer alıyor.”

“Çok uzun yıllardır market raflarında yer alan ve çoğu zaman ‘süt tozu’ yerine kullanılan kahve beyazlatıcısı ürünlerin en bilinen markasını inceleyeceğiz; N.C. Ürün içeriğinde ilk sırada glikoz şurubu yer alıyor.”

“Sa-lep De-ğil! Büyük puntolarla Sütlü Salep diye beyan edilen ürün aslında bir aromalı içecek tozu. Ürün içeriğinde sofra şekeri, glikoz şurubu, patates ve mısır nişastası, yapay aroma verici ve çeşitli katkı maddeleri bulunuyor.”

“U. F. Karpuz ve Çilek Aromalı Doğal Mineralli Gazlı İçecek ürününü inceliyoruz. Ürün 200 ml'lik şişelerde 6'lı paketlerde satılmaktadır. Ürün tek şişede 15 gr. ilave şeker yani yaklaşık 7 tane küp şeker içermektedir.”

“Ambalajındaki ‘Zeytinyağı Ege'den’ ibaresi ve zeytinyağı görselleriyle satılan Ü.Ç. Zeytinyağlı ve Kekikli Peynirli Kraker içeriğinde 2. sırada Palm yağı bulunuyor.

%20 oranında yağ içeren ürün sadece binde 9 zeytinyağı içeriyor.”

Küçük sütunum ancak bu kadar hileli, zehirli ürünü duyurabildi.

Ne yaman çelişki ki, bu konuda halkı uyarma vazifesini her türlü tehlikeye karşın imparator markaların tehditleri, dava açıp mahkemelerde eziyet etmelerine karşın bu kardeşimize halkın ve hukukçuların sessiz kalıp destek vermemesi büyük duyarsızlık.

Nasıl bir kötü kaderine, gerçeklere göz yuman, hakkını savunmayan bir halkız.

Anlamak mümkün değil.

Dahası yıllarca kendisini Müslüman firma olarak tanıtıp kafamıza vura vura ürünlerini almak zorunda bıraktığı, halkın sağlığı ile oynayan büyük firmalar bunun hesabını nasıl verecek, hiç düşünmekteler mi acaba.

Avrupa ve zengin Arap ülkelerine süt oranı çok yüksek peynir ve yoğurt satan firmaların, kendi halkına sattıkları ürünlerde binde bir oranında süt kullanması, halk düşmanlığının kesin kanıtı.

Acaba bu insan düşmanlıkları yanlarına kâr kalacak mı?

Bunların hesabını ilahi mahkemede nasıl verecekler?

Kendilerini Müslüman olarak halka dikte eden ülkenin en zengin şirketleri, her evde bir değil birkaç kanser hastasının olmasında, hayatlarını kaybetmelerinde, yüzde kaç payları olduğunu düşünmekteler mi?

Bu dünyada büyük servetler yaptılar, lakin ötede bu ağır suçun hesabını nasıl verecekler?