Müslümanlar için kul hakkı çok hassas olmaları gereken bir noktadır. Müslümanlar bilirler ki Yüce Rabbimiz mahşer gününde Rahmet ve Merhametini kuşanarak bizlere muamele edecektir. Fakat Yüce Rabbimiz dahi kul hakkına karışmaz. Birbirilerimize karşı hak doğuracak meselelerde, hak sahibinin hakkı ile ilgili yetkiyi direk hak sahibine verir.

Bir gün Hz. Peygamber efendimiz Allah yolunda cihadın faziletlerini öyle anlatır ki bir sahabe sorar, “Yâ Resûlallah, eğer Allah yolunda öldürülürsem bu, günahlarıma kefâret olur mu?”  Hz. Peygamberimiz bu sorunun cevabına onay verse de çok kısa bir süre sonra bir ekleme yapar. “Bana Cebrail geldi der ve borçlarından başka” diye ekler.  (Hadisin tam metni için - Müslim, İmâre, 117)

Allah yolunda şehit olmak dahi bizleri kul hakkından kurtarmıyor.

Çanakkale’de ağır yaralı bir asker son anlarında bir yüzbaşının elinden tutarak, “Lepsekili İbrahim Onbaşıdan 1 mecidiye borç aldım, onu göremedim, ölürsem hakkını helal etsin. Ona haber verin.” der.

Borç aldığı arkadaşı Lapsekili İbrahim Onbaşıda, “Arkadaşım Halil’e söyleyin. Onu göremedim. Taarruza çıkıyoruz. Geri dönemezsem ona hakkım helaldir.” der.  

Çanakkale savaşı kazanıldı ise işte bu ruh ile kazanıldı. Son nefesinde bir mecidiye dahi olsa bu borcu düşünerek, Allah’ın huzuruna ter temiz çıkmayı hedefleyen ecdat sayesinde kazanıldı.

Müslüman kul hakkı ile ilgili bu kadar hassas olurken, kamu hakkı ise çok daha fazla dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

Ömer b. Hattâb (ra) anlatıyor:

Hayber Savaşı’nda Peygamber’in ashâbından bir grup geldi ve 'filan kişi şehit, filan kişi de şehit' dediler. Bir adamın yanından daha geçtiler,  'filan adam da şehit' dediler.

Peygamber: 'Hayır, hayır, ben onu ganimetten çaldığı hırkayı veya abayı giyinmiş hâlde cehennemde gördüm' dedi. (Müslim, Îmân, 182)

Düşünün, Hz. Peygamber ile savaşa katılmak dahi kurtuluşa vesile olmayabiliyor. Ne kadar büyük bedbahtlık olsa gerek! Bir hırka veya aba için cennetten vazgeçmek!

Ganimet dağıtılmadığı sürece ortak maldır. Kamu malıdır. Bir hırka insanı cehenneme götürebiliyor.

Bakın benzer manadaki bir hadisi şerifte aşağıdaki gibidir.

Hz. Hamza’nın eşi Havle bnt. Sâmir’in (ra) Resûlullah’tan şöyle işittiği nakledilmiştir:

"Allah’ın malına (savaş ganimeti olarak elde edilen gelire/kamu malına) haksız olarak dalan kimseler kıyamet günü cehennemi boylayacaklardır. (Buhârî, Humus, 7)" 

Aslında mesele çok net. Kamu malı ateştir. Vakıf malı ateştir. Bir iğne dahi olsa dokunamayız.

Bir gün Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurur:

(Zekât tahsiline) memur ettiğimiz biri, bizden bir iğne veya ondan daha küçük (değersiz) bir şey saklasa hıyanet etmiş olur; kıyamet gününde onu beraberinde getirir' buyurdu.

Bunun üzerine Ensar'dan siyahî bir adam ayağa kalktı, sanki şimdi onu görüyor gibiyim: 'Yâ Resûlallah, bana vermiş olduğun görevi geri al' dedi.

Hz. Peygamber: 'Sana ne oldu' buyurdu?

Adam: 'Şu söylediklerini işittim' dedi.

Hz. Peygamber: 'O sözü şimdi bir daha söylüyorum; bir kimseyi herhangi bir vazifeye memur edersek o malın büyük, küçük hepsini getirsin, verileni alsın, yasaklanandan da sakınsın' buyurdu. (Müslim, Îmâre, 30)

Sahabe korkuyor, tedirgin oluyor. Bir iğnenin dahi hesabının sorulacağını anlıyor. Ama hep söylüyoruz, tekrarlıyoruz. Sahabeler için söylenen bize söylendi. Bir iğneyi bugüne çevirelim. Ganimet malından bir hırkayı bugüne çevirelim. Yani biraz daha net örnekleme yaparsak;

  • Aman dikkat edin! Sana tahsil edilen arabayı şahsi işin için kullanırken bedelini ödedin mi?
  • Aman dikkat edin! Sana verilmiş görevi şahsi çıkarın için kullandın mı?
  • Aman dikkat edin! Sana emanet edilmiş kamu malından bir kalem dahi olsa kendi şahsına kullandın mı?
  • Aman dikkat edin! Bir sınava girdiğinde sonucuna razı olmayıp, senden daha yüksek puan alıp hak etmiş kişinin hakkını gasp ettin mi?
  • Aman dikkat edin! Yönettiğin bir ihaleye fesat karıştırılmasına müsaade ederek, çıkar elde ettin mi?
  • Aman dikkat edin! Kamu için gerekli bir malzemeyi gerekli araştırmayı yapmayıp, daha pahalıya alıp görevini kötüye kullandın mı?

Bir iğneden ve hırkadan yola çıkarak bazı soruları güncelleştirmeye çalıştık.

Bu sorular uzar da uzar… Anlayana, anlamak isteyene…