Bu soruya bugünlerde verilen tek bir cevap var; o da konut piyasasının durma noktasında olduğu. Özellikle tanıdık müteahhitlerle görüştüğümüzde ellerindeki konutları satamadıkları için yeni bir inşaata başlayamadıklarını söylüyorlar. Bu durumu görmek için birkaç ay önceki fiyatlarla bugünkü fiyatları karşılaştırmak yeterli olacaktır. Çünkü ellerindeki konutları satabilmek için müteahhitler fiyatlarda düşüş yapmak zorunda kalmışlar. Konut fiyatlarındaki düşüş bir yönüyle iyi bir gelişme olarak düşünülebilir. Ancak, vatandaş düşen fiyatlara rağmen geliri ile ancak zaruri ihtiyaçlarını ancak karşılayabiliyor bu sebeple konut alamıyorsa ortada ekonomide her kesimi ilgilendiren bir daralma var demektir. İlgililerin her fırsatta pembe tablolar çiziyor olmalarının da anlamsızlığı görülür. Bu arada, özellikle bazı inşaat girdilerinde son aylarda ortaya çıkan fiyat artışları da dikkate alındığında bu işin böyle sürüp gitmesi tehlikeli olacaktır.
Ekonominin geneli üzerinde durmaktan çok geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Nisan ayına ilişkin konut satış istatistiklerine dikkat çekmek istiyorum. Söz konusu veriler medyada farklı gazetelerde farklı bir şekilde takdim edildi. Açıklanan rakamların iki boyutu vardı. Bir boyutu vatandaşların aldığı konut, ikincisi ise yabancıların aldığı konut miktarı. Yapılan açıklamada Türkiye genelinde konut satışları Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalarak 84 bin 403 adete gerilerken, buna karşılık Nisan ayında yabancıya satılan konut sayısının 3 bin 720 adet ile rekor kırdığı yer alıyordu. İşte bu Türkiye genelinde konut satışlarındaki yüzde 18.1’lik gerileme iktidar yanlısı medyada görmezden gelinerek yabancılara satışta ortaya çıkan artış, “Yabancıdan Nisan’da konut rekoru geldi” başlığı altında verilirken, haberin içeriğindeki konut satışlarındaki Türkiye genelindeki gerileme görmezden geliniyordu. Buna karşılık bazı gazeteler ise aynı haberi Türkiye genelindeki konut satışlındaki gerilemeye dikkat çekerek, “Konut satışlarında büyük düşüş” başlığı altında veriyordu. Böylece aynı kurum tarafından yapılmış bir açılama iki farklı bakış açısından farklı şekilde verilebiliyordu.
Bu durum yeni ortaya çıkmış değil elbette. Meslekteki 50 yıllık geçmişimde benzer durumlar sıkça yaşanmıştır. Çoğu zaman iktidar yanlısı medya rakamlarla oynamayı, rakamların işlerine gelen tarafını ön plana çıkarmayı tercih etmişlerdir. Aslında yalana başvurulmadığı takdirde bir açıklamanın farklı boyutlarının öne çıkarılması doğaldır. Ancak, işin boyutları yalan üretmeye vardığında toplum olayların gerçeğini öğrenemez duruma düşürülür.
Olaya konut satışlarının farklı boyutlarının ön plana çıkartılması açısında baktığımızda yabancıların aldığı konut satışlarındaki artışa karşılık insanımızın bu alanda sıkıntıya düşmüş olması üzerinde durulması gerekiyor. Özellikle dolardaki suni değer artışı yabancıların elini güçlendirirken, insanımız bu artışlar sebebiyle konut fiyatlarında ortaya çıkan ciddi artışlar sonucu geleceğe dönük yatırım yapmak amacıyla konut alamıyor demektir. Bir başka ifadeyle diyebiliriz ki, uygulanmakta olan ekonomik politikalar insanımızı sıkıntıya sokarken yabancıların işini kolaylaştırmaktadır. Hâlbuki olması gereken öncelikli olarak insanımızın refah ve huzurudur. Bunun için de üretimin artırılmasına, ülkenin ekonomik bağımlılıktan kurtarılması, dolar hapşırdığında TL’nin nezle olmamasının sağlanması gerekiyor.