Nedense siyaset giderek karşılıklı laf yetiştirme yarışına dönüştü. Böyle olunca da sorunlara yoğunlaşmak yerine muhatapları susturmak ya da seslerini toplumun duymasını engellemek önem kazanıyor. Sonuç olarak diyebiliriz ki, laf planında sorunlara çözüme kavuşturulduğu görüntüsü veriliyor.

Çoğu zaman da ülke sorunlarının çözümüne sık sık belli tarihler veriliyor. Ancak ne var ki, verilen sözlerin tarihi geldiğinde sorunlar çoğu zaman çözülemediği için yeni tarihler veriliyor. Bu ise toplumda güven duygusunu zayıflatıyor. Elbette sorunlar kısa bir sürede çözme kavuşturulamıyor olabilir. Ancak verilmiş sözlerin üzerinden aylar, hatta yıllar geçtiği halde çözümsüzlük devam ediyorsa o zaman ortada ciddi sorun var demektir. Çünkü sorunların çözülemeyişinin sebebi de genellikle toplumla paylaşılmıyor. Genellikle birtakım dış güçler (düşmanlar) ya da muhalefet sorumlu tutuluyor çözümsüzlükten. Hâlbuki böyle bir yaklaşım mantığa aykırıdır. Çünkü yönetimde bulunanlar, ülkenin sorunlarının çözümden sorumludur, muhalefet değil. Sorumluluğu muhalefete atmak iktidarı sorumluluktan kurmayacağı gibi, bu tür bir yaklaşım inandırıcı da olmayacaktır.

Hemen belirteyim ki, globalleşmiş bir dünyada elbette çeşitli ülkelerdeki birtakım beklenmeyen olaylar bizi de etkileyebilir. Ancak önemli olan iktidar sahipleri, dünyanın gelişmiş ülkeleri arasına girdiğimizi söylerken muhtemel birtakım olumsuzluklara karşı tedbir almamış, alamamış iseler o zaman görevlerini hakkı ile yapmamışlar demektir. Çünkü bir yandan Türkiye Yüzyılı diye toplumu havaya sokacaksınız ardından da dövizde ortaya çıkan oynamalara hazırlıksız yakalanacaksınız, bir anda insanların aldıkları ücret değersiz hale gelecek ise o zaman gelişmiş ülkeler arasında olduğumuzu, önümüzdeki yüzyılın Türkiye yüzyılı olduğunu söylemek millet olarak hepimize hoş gelebilir ama bu hoş gelme, sorunları bitirmek yerine üst üste yığmaya vesile yapılıyorsa o zaman bu işin sonu iyiye gitmiyor demektir. Çünkü bir toplumu hayat boyu oyalamak mümkün değildir. Bunun da ötesinde, giderek sorunlar içinden çıkılmaz hale geldiğinde hazırladığınız bütçede dış borç faizine demek zorunda olduğunuz rakam yapacağınız yatırımları imkânsız hale getirebilir. Kabul edilen 2023 bütçesi bunun bir işaretidir.

Söz gelimi son zamanlarda ülkemizde sokak köpekleri sorunu gündeme geldi. Birtakım açıklamalar yapıldı. Bu sorunun çözümü yönünde adımlar atılacağı açıklamaları yapıldı. Ancak görünen o ki, başıboş sokak köpekleri başıboş olmaya devam ediyor. Bu ise ister istemez her gün televizyon ekranlarına ve gazete sayfalarına başıboş köpeklerin saldırı haberlerini getiriyor. Sonuç olarak, insanlar mahallelerinde gruplar halinde dolaşan köpekleri gördükçe çocuklarını dışarı salmaktan korkar hale geliyorlar.
Bu arada sokak hayvanları için İstanbul’da orman içlerinde barınaklar oluşturulacağı ve buralarda kontrol altına alınacağı açıklamaları medyaya yansıdı. Ancak bunun da doğru çözüm olup olmayacağı şüpheli.

Çünkü şu ana kadar bırakın orman içi barınakları, belediyelerin oluşturduğu barınaklar da yeterli olmuyor. Çünkü sorun sadece barınakların artırılması ile çözülecek gibi görünmüyor. Bu arada birtakım kimselerin sahibi oldukları köpekleri bir süre sonra ormanlara bırakmaları sokakların köpeklerden temizlenmesine yardım etse de, bu defa söz konusu canların ölüme terk edilmesi anlamına gelecektir.

Kısacası, bir sorun ortayla çıktığında laf ile çözüm ilan etmek bir anlam ifade etmiyor. Önemli olan, söylenen çözümlerin uygulanabilir olmasıdır. Sonuç olarak, sokak köpeklerini istediğiniz kadar çevrenizden uzaklaştırın, onlara yaşayabilecekleri bir ortam sağlamadığınız sürece çözüm olmaz. Söz konusu başıboş köpekleri bulunduğunuz yerden alıp yüzlerce kilometre uzağa bıraksanız da kısa süre sonra sabah kalktığınızda o hayvanların bıraktığınız yerden gelip kapınızın önüne yattıklarını görürsünüz. Yani onlar sizi unutmazlar.