Son günlerini yaşayan bir tanıdığım, her gün işyerine gidip geldiğini, işyerinde biraz rahat ettiğini, ancak sabah giderken, akşam eve dönerken bu günlerde 25 milyon lira değerinde olan evine trafik nedeniyle bir saatte gidip bir saatte geldiğini ve arabasının sağ ve solundaki TIR’ların ve kamyonların onu bunalttığını söylemişti.
Ben de kendisine, “Yollarda TIR’ların ve kamyonların çokluğu ülke ekonomisinin grafiği gibidir.
O TIR’lardan birinde, senin ürettiğin malların da olduğunu ve TIR hedefine varınca senin bankadaki hesabına paraların geleceğini düşünürsen rahat edersin” demiştim.
Sonraki görüşmemizde o açıklamamın faydası olduğunu söylemişti.
Yolda TIR’ların, uçaklarda işadamlarının gidip gelmeleri de iş hacmimizin genişlediğini ve grafiğine işaret eder.
İşadamlarımızın Kore, Japonya, Çin, Tayland’dan, Amerika’dan, Avrupa’dan, Afrika’dan, Rusya’dan İrlanda’ya kadar beş kıta yedi iklimde iş yaptıkları pazarlarımızdan belli oluyor.
Eski zamanlarda Çin, Endonezya, Malezya, Filipinler, Avustralya… gibi ülkelere İslamiyet, Müslüman tacirler sebebiyle ulaşmış.
Portekizli, Hollandalı, Amerikalı, İspanyol korsanlarıyla gelen papazlarla, Müslümanları kıyaslamaya imkânları olunca hemen İslam dinine geçivermişler.
Avusturalya’ya Emevi, Abbasi, Selçuklu, Gazneli, Timur, Babür, Osmanlı orduları gitmemiş ama Afganlı uluslararası taşımacılık yapan Müslümanların çocukları ve onların yaptıkları camiler süsler şehirleri. Afganlılar, nakliye/taşımacılık işiyle uğraşırken yemek esnasında kendilerine kuşkulu gözlerle bakan bu Aborjinleri ekmeklerine ortak etmişler.
İlk defa beyaz insanın sofrasına oturan Aborjinler, Afganlı Müslümanların iyi yaratık olduklarına karar vermişler.
Müslüman olanlar olmuş.
Afganlılar, Müslüman olan Aborjin kadınlarla evlenmişler.
Bu günlerde Müslümanlık, Aborjinler arasında hızla yayılıyormuş.
Avustralya’nın yaşayan Aborjin kökenli en ünlü boksörü Anthony Mundine’nin Müslüman olması da Müslümanlaşmayı hızlandırmış.
Afganlıların, Adelaide’de yaptığı camiyi gördüm.
Cami çok bakımlı.
Nedenini sorduğumda tarihi iki yüz yıllık olan Avustralya’nın en eski binalarından olması nedeniyle devlet koruması altında olduğunu ve bakımını çok iyi yaptıklarını söylediler.
Cami, ibadete açık. Camide öğle namazı kıldık ve fotoğraflarını çektim.
Eski Başbakan Kevin Rudd, Avusturalya diline bir deyim yerleştirmiş: “Sorry Speech”.
Başbakanken yaptığı bir konuşmada:
“Sizi adam yerine koymadık, özür dilerim, Çocuklarınızı elinizden aldık, özür dilerim, Yerinizden ettik, özür dilerim, Eğitimden uzak tuttuk, özür dilerim...” diye devam eden uzun konuşmasının adı “Sorry speech/Özür konuşması” olarak meşhur olmuş.
Son altmış yıllık zaman içinde Türk işçi ve işadamları, izlenilebilecek çok büyük izler bırakıyorlar Avusturalya’da.
İşadamları, gittiğiniz herhangi bir ülkede, ilk soracağınız yer cami olsun.
İş görüşmelerinizden önce camide namaz kılınız, imamıyla ve dernek başkanıyla bir sohbet ediniz ve işinizle de ilgili bilgi almayı deneyiniz.
İslami hizmet veren kurs, medrese ve yurtları ziyaret ediniz ve öğrenciler sizi, siz öğrencileri görünüz.
Dedelerini kırbaçla döven Batılı beyaz adamlar, şimdilerde dolarla dövüyorlar.
Avusturalya’da eski bir altın madeninin yerini açık hava müzesi yapmışlar.
Beyaz adamlar, karın tokluğuna, madenin sahibi olan insanları maden ocağında çalıştırmışlar.
Mal sahibinin eliyle ülkenin madenlerini çalmışlar, hırsızlık yapmışlar.
Şimdilerde ise Müslüman hayırseverler, hazinenin üzerinde oturan fakir insanların ayaklarının altına, aynı dolarları seriyorlar, sofralarına ekmek, evlerine su ve hazinelerini işletebilecek yollar gösteriyorlar.
İşadamları, hiçbir kimseyi aldatmayınız.
Yalan söylemeyiniz.
Sözleşmelerinize bağlı kalınız.
Müslümanlığınızı unutmayınız,
Üzerinize düşen İslami görevi hakkıyla yerine getiriniz.