Güllerden hangi rengi severseniz sevin, siz gülü seversiniz.
Beyaz gül, kırmızı gül, sarı gül, turuncu gül, pembe gül… gibi.
“Gül” deyince hemen aklınıza o güzel kokulu, renklerin en güzel şekilde göründüğü yaprak olan ve ağaçta biten gül çiçeği gelir.
Neden “gül ağacı” dediğimizde aklımıza hemen gülleri gelir?
Halbuki gül dalında, çiçekten fazla diken vardır.
Gül, en uzak yerden görülür.
Dikenler ise çok olmalarına rağmen dikkat edilirse görülür.
Bütün bu söylediklerimi insanlarımız tabii haliyle bilirler.
Gülü görürler, ele almak için ellerini uzatırlarken diken batmasın diye tedbirli davranırlarken tabii olarak yaparlar bunu.
Bu da gösteriyor ki; her insan, güzeli öne çıkarmak kıvamında yaratılmışlardır.
İyiliklerin öne geçirilmesi, kötülüklerin etrafa saçılmadan giderilmesi gerekir.
Faydalıların yayılması, zararlıların faydalı hale getirilmesi istek ve arzusu yaratılıştan içimize Rabbimiz tarafından koyulmuştur.
Hani çokça tekrarladığımız:
“Sen, her türlü şirke meyletmekten arınmış olarak, yüzünü dine doğrult. Allah’ın fıtratına (yaratmasına) ki, insanları onun üzerine yarattı. Allah’ın yarattığını değiştirmek yok. İşte doğru din budur. Ancak insanların birçoğu bilmezler.” (Rum Sûresi, ayet 30/30) Ayet ile,
“Her doğan çocuk (İslâm) fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusî yapar.” buyurur. (Buhari, Sahih, cenaiz 80-92, Müslim, Sahih, Kader 25, Tirmizi, Sünen, Kader 5)
Hadise göre “Anne-babası onu Müslüman yapar” demiyor.
Çünkü beyaz sarayda, kızıl sarayda, siyah sarayda dünyaya gelen çocuklar da İslam fıtratı üzere doğarlar ama büyüdükçe Biden, Putin, Jinping eğitimiyle kan görmüş sırtlan gibi semirmek için, kravatlı saldırgan, sömürgen katiller haline dönüştürüyorlar.
Beş yaşındaki ABD’li Başkan Biden ile Afganlı Burhaneddin Rabbani, beş yaşlarında karşılaşsalardı, dilleri ayrı olmasına rağmen gönülleri bir olarak oyun oynarlardı ama insan fıtratına/yapısına aykırı kapitalist veya komünist eğitimle bu hale geldiler.
Sevgili Peygamberimiz:
“Zarar vermek de yoktur, zarar görmek de yoktur” buyurur. (Hadis için bak, İbni Mace, Sünen, K. Ahkam, bab 17, Hadis no: 2340, 2341, Ahmed, Müsned, Ubade bin Sabit hadisi)
Bu hadis-i şerif Kuzey Afrika’dan İspanya’ya girmiş, oradan Fransa’ya varmış 1748 yılında Fransa’nın Frejüs’te doğan Emmanuel Sieyes önce papaz sonra siyasetçi olmuş ve kamu hukuku dalında eser vermiş.
Dokunulmazlıklar üzerine şunları yazmış: “Başkasına zarar vermeyeceksin.” Bütün yasalar, bu ana yasanın işlenmesinden doğar...” demiş.
Hadis-i şerif, batıdan dolaşarak geldiği için şu anda geçerli hukukta da kabul edilmiştir.