Gündem

Diyanet’te sürpriz atama: Hüseyin Demirhan yeniden görevde

Diyanet’te geçen yıl görevden alınan Hüseyin Demirhan, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü olarak yeniden atandı. Karar, vize–hac tartışmalarını ve denetim beklentilerini gündeme taşıdı.

Abone Ol

Diyanet’te geçen yıl görevden alınan Hüseyin Demirhan, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü olarak yeniden atandı. Karar, vize–hac tartışmalarını ve denetim beklentilerini gündeme taşıdı.

Atamanın özeti: Bir yıl sonra üst düzeye dönüş

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda dikkat çeken bir görev değişimi yaşandı. Geçen yıl, turistik/iş vizesiyle Suudi Arabistan’a giden hacıların bildirilmesi tartışmasının ardından görevden alınan Hüseyin Demirhan, bu kez Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü olarak atandı. Yeni Başkan Safi Arpaguş imzalı süreç, kurumsal hafıza ve hizmet sürekliliği açısından “tecrübeye dönüş” olarak okunurken, kamuoyunda şeffaflık, denetim ve liyakat ekseninde yeni soruları da beraberinde getirdi.

Atama dosyasının merkezinde iki kritik başlık var: (1) Vize rejimi ve hac organizasyonu etrafındaki uygulama farklılıkları, (2) yıllardır sırada bekleyenlerin hakkını koruma iddiası ile “usulsüz geçiş” olarak görülen pratikler arasındaki gerilim. Bu nedenle, yeni dönemin ana belirleyeni; açık kriterler, izlenebilir süreçler ve bağımsız denetim olacak.

Hüseyin Demirhan kimdir? Kurumsal tecrübenin kısa profili

Hac ve umre organizasyonlarının planlama, kontenjan yönetimi, saha koordinasyonu ve hacı güvenliği gibi karmaşık bileşenlerinde uzun yıllara yayılan bir tecrübe portföyüyle bilinen Demirhan, idari dilde “risk alanlarını erkenden işaret eden” bir yönetici profili olarak tanınıyor. Daha önceki açıklamalarında Ramazan–Kurban sezonlarında artan uzun konaklama ve “kamufle bekleme” pratiklerine dikkat çekmiş; “program dışı girişlerin kurumsal planlamayı bozduğunu” ifade etmişti.

Bu bağlamda dönüşü, yapısal sorunlara “dosyayı bilen” bir el tarafından çözüm üretme beklentisini de artırıyor. Ancak tartışmalı bir konunun merkezindeki ismin dönüşü, kurumsal uzlaşı ve iletişim yönetimini daha da kritik hale getiriyor.

Arka plan: Vize, kontenjan, “program dışı giriş” gerilimi

Hac ibadeti, Suudi Arabistan’ın Kota/Quota sistemi ve ikili protokoller uyarınca yürütülen sıkı planlama gerektirir. Türkiye’den her yıl yüzbinlerce başvuru içinden kura ile kontenjan tahsisi yapılır; “sırada adalet” inancı, toplumdaki hassasiyetin merkezindedir.

Son yıllarda turistik, ticari veya çalışma vizeleriyle ülkeye girip, hac döneminde Arafat ve diğer menasike dâhil olmaya çalışan gruplar tartışma konusu oldu. Destekleyenler, “Bireysel sorumluluk” ve “fırsat bulma” argümanını öne çıkarırken; karşı çıkanlar, “yıllarca bekleyenlerin hakkının zedelenmesi, güvenlik ve organizasyon yükü” gerekçesini dile getiriyor.

Demirhan’ın daha önceki beyanları tam da bu çizgideydi: “Program dışı gelişler organizasyonun güvenliğini ve adaletini zedeliyor.” Şimdi aynı ismin en yetkili koltuğa oturması, bu çatlak zeminde net protokoller oluşturulacağı beklentisini güçlendiriyor.

Yeni dönemde kritik soru: Denetim nasıl yapılacak?

Atamayla birlikte, Diyanet kaynaklarında iki beklenti öne çıkıyor:

  1. Usul–esasa uygunluk denetimi: Hac–umre ödemeleri, otel ve lojistik sözleşmeleri, aracı–acentelerle ilişkiler, özel kontenjanlar ve “VIP listeler” dahil tüm süreçlerin bağımsız iç denetim ve gerekirse Sayıştay benzeri dış denetim optiğine açılması.
  2. Şeffaflık ve dijital izlenebilirlik: Kura, kontenjan dağılımı, iptal/iade, sağlık–acil durum yönetimi ve saha transferlerindeki tüm adımların e-Devlet ve Diyanet portalı üzerinden gerçek zamanlı ve denetlenebilir şeffaflıkla yönetilmesi.

Bu iki adım, hem kamu güvenini pekiştirecek hem de kurum içi riskleri azaltacaktır.

Hukuki çerçeve: Hac–Umre’de yetki, sorumluluk ve sınır çizgileri

  • Yetki ve protokol: Türkiye’nin yıllık hac kontenjanı, Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı ile yapılan protokollerle belirlenir. Diyanet, kontenjanın adil dağılımı ve güvenli icrası için resmi organizatör konumundadır.
  • Acenta rolü: Özel sektör (A grubu seyahat acentaları), Diyanet’in kuralları ve uluslararası protokoller çerçevesinde hizmet sunabilir. Bu alanda yetki tebliğleri, ruhsatlar ve saha denetimi belirleyicidir.
  • Vize rejimi: Hac/Umre vizesi dışındaki vizelerle hac menasikine katılma girişimleri, hem Suudi düzenlemeleri hem de Türkiye’nin kontenjan adaleti bakımından gri alanlar yaratır. Yeni dönemde net yaptırım ve bilgilendirme mekanizması bekleniyor.

İletişim ve itibar yönetimi: “Hakkaniyet” duygusunu kim güçlendirecek?

Kurumların krizlerinde gerçek ile algı arasındaki farkı kapatan unsur, proaktif iletişimdir. Diyanet’in yeni yönetiminde:

  • Düzenli basın bilgilendirmeleri,
  • Kararların gerekçeleriyle yayımlanması,
  • Toplumsal hassasiyetleri gözeten dil,
  • Geri bildirim kanalları (çağrı merkezi, dijital başvuru izleme)

gibi uygulamalar, “Her başvuru sahibinin eşit ve saygın” muamele gördüğü algısını somutlaştıracaktır. Özellikle, “yıllardır bekleyenler” başlığında psikolojik eşitlik duygusu yönetilmezse, en isabetli teknik kararlar bile toplumda karşılık bulmakta zorlanabilir.

Sık sorulan sorular: Yeni atama neyi değiştirir?

Atama hemen yeni kurallar getirir mi?
Kadro değişiklikleri, kısa vadede uygulama disiplinini artırabilir. Ancak yapısal iyileşme için yönerge–tebliğ güncellemeleri, protokol revizyonları ve bilişim altyapısı gerekir.

Turistik vizelerle hac menasikine katılmaya yönelik yaptırımlar olacak mı?
Bu alanda Suudi makamları belirleyicidir. Türkiye tarafında ise net uyarı–yaptırım–bilgilendirme çizgisi beklenir. Diyanet’in bilgilendirme kampanyaları ve risk iletişimi önem kazanır.

VIP–özel kontenjan iddiaları nasıl aydınlatılır?
Kamuya açık raporlama, isim bazlı değil süreç bazlı şeffaflık, bağımsız denetim ve gerekirse ombudsman benzeri bir başvuru hattı; iddiaların sistematik biçimde ele alınmasını sağlar.

Hac ödemeleri ve paket fiyatları şeffaflaşacak mı?
Kalem kalem maliyet, döviz/TL paritesi, iade–iptal koşulları, otel–ulaşım–yemek standartları dijital tablolarla yayımlanmalı; “fiyat–hizmet” eşleşmesi netleştirilmeli.

Politika önerileri: Dört adımda kurumsal güveni artırma

  1. Dijital çekiliş ve izleme paneli: Kura sonuçları, sıra hareketleri, iptal–yedek geçişleri anlık ve kamuya açık görünsün.
  2. Saha denetim timleri: Mekke–Medine hattında bağımsız gözlemci ekipler, her sezon değerlendirme raporu yayımlasın.
  3. Acenta standart sözleşmesi: Hizmet seviye anlaşmaları (SLA), cezai şartlar, kalite kriterleri ve şikâyet–tazmin–iade protokolü tek tip olsun.
  4. Etik Bildirim Hattı: Anonim ihbar ve delil yükleme imkânı olan, zaman damgalı bir hat ile usul dışı talepler hızlıca tespit edilsin.

“Yedi kez hac” tartışması ve eşitlik hassasiyeti

Kamuoyunda yer alan “aynı kişinin birden çok kez hac yapması” tartışmaları, eşit erişim hassasiyetini büyütüyor. Fıkhî açıdan farz olan bir kez ifa edildiğinde ibadet tamamdır; sonraki tekrarlar nafile mahiyetinde değerlendirilir. Kurumsal açıdan ise “ilk defa gidecek olana öncelik” prensibinin korunması, sosyal adalet ve kurum itibarı için kritik. Politika metninde bunun altı net çizilmeli; istisnalar (refakat, sağlık, görevli vb.) açık kriterlerle tanımlanmalı.

Beklentiler: 2026 sezonuna nasıl hazırlanılır?

  • Kontenjan planı: Kademeli artış ve yaş–sağlık öncelikleri içeren şeffaf bir model sunulmalı.
  • Eğitim ve rehberlik: Hac yolculuğunun sağlık, iklim, kalabalık yönetimi boyutları güçlü bir ön eğitim programı ile desteklenmeli.
  • Sigorta ve acil durum: Sağlık sigortası, kayıp–hasar, uçuş iptali gibi durumlarda tek tip güvence standardı getirilmeli.
  • Veri koruması: Başvuru sahiplerinin kişisel verileri, KVKK ilkelerine tam uyumla işlenmeli.

Atama bir “sınav”, ölçüt ise şeffaflık

Hüseyin Demirhan’ın yeniden üst göreve atanması, Diyanet için “kurumsal bellekle reform” fırsatı. Ancak bu fırsatın somut kazanıma dönüşmesi; şeffaf süreç, bağımsız denetim, açık iletişim ve eşitlikçi uygulama dörtlüsünün eksiksiz işlemesine bağlı.

Toplumsal beklenti nettir: “Sırası gelen, hakkıyla gitsin; kurallar herkes için aynı uygulansın.” Yeni yönetimin başarısı, bu cümlenin hem algı hem hakikat kısmını aynı anda karşılayabilmesinde saklıdır.