Tövbe – Büyük İmtihan

Abone Ol

Tövbe hususunda yaşanmış olayların en büyük ve en özel örneklerinden birisi de Ka’b b. Malik (r.a.)’ın yaşadıklarıdır. Ka’b b. Malik (r.a.)’ın yaşamış olduğu olay karşısında, bu büyük imtihanı geçmek hiçte kolay değildir. Çünkü sınav içinde sınav, imtihan içinde imtihan vardır.

Bu olay uzun bir hadisi şerif ile Ka’b b. Malik (r.a.) tarafından anlatılmıştır. Hadisin tam metnini internet ve çoğu hadis kaynağından bulabilirsiniz. (Müslim, Müsafirîn 74)

Kısaca olayı hatırlayalım ve tahlilini yapalım.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Tebük seferine çıkılacağını haber verir, sahabelerine hazırlanmasını söyler. Ka’b b. Malik (r.a.) ise o dönemde mali olarak en rahat dönemini geçirmektedir. Yani yoklukla değil varlıkla imtihandadır. O güne kadar hiç iki devesi olmamıştır. O gün için vardır. O günün devesi bugünün güzel bir arabası.

Birinci İmtihan: Erteleme hastalığı…

Sefer yetişmek için Ka’b b. Malik (r.a.) hazırlıklarını geciktirir. “Nasılsa yetişirim.” der. Zaman geçer, ordu yola çıkar ve maalesef Ka’b b. Malik (r.a.) orduya yetişemez.

Bugün bizlerin de farklı türlerini yaşadığımız erteleme hastalığı maalesef böyle tehlikeli bir olaydır. Düşünsenize öyle tehlikeli ki Hz. Peygamber’in ordusuna katılmaktan sizi alı koyuyor.

Ordu seferden geri döndükten sonra, Hz. Muhammed (s.a.s.) mescitte 2 rekat namaz kılıp, mazeretleri olanları kabul ederdi. 80 civarında insan gidip mazeretlerini bildirdiler.

İkinci İmtihan: Doğruluk

Ka’b b. Malik (r.a.) aslında Arapların arasında kelime üstadı, şair olması sebebi ile  çok güzel mazeret uydurabilirdi. Ama diyor ki karşımda Peygamber var. Nasıl mazeret uyduracaksın, o bilmeyecek mi, anlamayacak mı? Ve durumu olduğu gibi Hz. Peygamberimize anlatıyor. Peygamberimiz Allah’ın sizin hakkınızdaki kararını bekleyin diyor. 

Yaşanan olayı bugüne yansıtmak lazım. Haşa huzurda kıyası olmaz ama düşünsenize patronunuza veya bir mülki idare amiri ile benzer durum yaşadınız. Doğru söylemek ne kadar da zordur. Veya bizim için pembe yalanlar çok basit olmuyor mu?

Ka’b b. Malik, en sonunda affa nail olduktan sonra şöyle diyor: “Allah’a yemin ederim ki beni İslâm’la şereflendirdikten sonra Allah’ın bana verdiği en büyük nimet Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in huzurunda doğruyu söylemek ve yalan söyleyip helak olanlar gibi olmamaktır.” 

Üçüncü İmtihan: Konuşma Yasağı

Yanlış büyükse karşılığı da büyük oluyor. Günah açıktan işlenirse karşılığı da açıktan ve aşikâr olması gerekiyor. Cihattan geri kalmanın cezası, karşılığı da öyle ufak olmuyor. Hz. Peygamber efendimiz Ka’b b. Malik (r.a.) ashabı ile konuşma yasağı getiriyor.

Nerdeyse 50 gün boyunca hiçbir arkadaşın selamını almayacak. Halini hatırını sormayacak. Bu Ka’b b. Malik (r.a.)’a çok zor gelmiş. Sonraki ceza hanımlarının evden ayrılması olmuş. Ama bu çok zorlamamış. Fakat hiç kimsenin selamını almaması, hiç kimsenin onunla konuşmaması Ka’b b. Malik (r.a.)’ı çok zorlamış.

 Dördüncü İmtihan: Teklif

Ka’b b. Malik (r.a.) bir Şam’lı bir çiftçi bulur. Gassân Melîk’in teklifi ona bildirir ve der ki “Yaşadığın olayları duyduk. Üzüldük. Gel sen bizimle, melikimiz seni rahat yaşatacak. İzzeti ikramda bulunacak.” Yani bugünün Türkçesi ile gel sen, davanı sat, zaten zor durumdasın, zaten seni dışlamışlar, gel bizimle ol, dünya nimetlerini yakala…

Ka’b b. Malik (r.a.) bu ahlaksız teklifi elinin tersi ile itmiş. Allah’ın yardımı ile meyletmemiş. Ama kendi nefsimize soralım, makam, mevki, para v.b. karşısında veya ne kadar fazlası karşısında kendimizi kontrol edebiliriz. Rabbim ayaklarımızı sabit kılsın. İmtihanımızı zor eylemesin.

Beşinci İmtihan: Sabır ve Gözyaşı

Diğer yazılarımızda belirtmiştik. Tövbe için gözyaşı lazım, pişmanlık lazım. Ka’b b. Malik (r.a.) zaten pişman olmuş. Yanlışını anlamış. Fakat, hatanın telafisi için büyük sabır gerekiyor. Bazen göz pınarları kururcasına gözyaşı gerekiyor. Evlerin duvarlarının üstüne üstüne gelmesi gerekiyor.

Ka’b b. Malik (r.a.) bunların hepsini yaşıyor. Evinde daralıyor, gözyaşları ile tövbe ediyor, 50 gün geçiyor. Kolay değil, 50 gün…

Ve sonunda beklenen oluyor. Kolay değil, büyük imtihan… Af ediliyor, Hz. Peygambere koşuyor. Ama bu büyük hatanın karşılığında, büyük imtihanın ve sabrın karşılığında, bu büyük tövbe ve göz yaşının karşılığında Allah seni af ediyor. Ve bu olay üzerine ayeti kerime indiriyor.

Sahabe gökteki yıldızlar gibidir. İşte kolay olmuyor. Ve o ayetlerle bitirelim.

Allah geriye bırakılan (savaşa katılmayan) üç kişinin de tövbesini kabul etti. Sonunda, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmeye başlamış, vicdanları kendilerini sıkıştırmış ve Allah’a karşı O’ndan başka sığınılacak kimse olmadığını anlamışlardı. Bunun üzerine O da eski durumlarına dönmeleri için onlara tövbe nasip etti. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir, merhametlidir. ﴾118﴿ Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. ﴾119﴿ (Ayetlerin meali Diyanet İşleri Başkanlığının sitesinden alınmıştır.)