Gündem

Torba yasa teklifiyle rektör ve YÖK atamalarında Cumhurbaşkanına sınırsız yetki

Cumhurbaşkanına rektör ve YÖK üyelerini doğrudan atama yetkisi tanıyan yeni yasa teklifi Meclis'e sunuldu. Teklif, üniversitelerdeki akademik özerklik tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Abone Ol

Rektör ve YÖK üyelerinin atama yetkisini doğrudan Cumhurbaşkanına veren torba yasa teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Teklif, Anayasa Mahkemesi’nin 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilgili iptal kararının ardından gündeme geldi. Yeni düzenlemeyle birlikte, rektörlük seçimlerinin geri dönmeyeceği ve akademik yönetime siyasi müdahalenin kurumsallaşacağı endişeleri artmış durumda.

Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı Süreci Başlatmıştı

15 Temmuz sonrası dönemde çıkarılan 676 sayılı KHK ile kaldırılan rektörlük seçimleri, 2018 yılında 703 sayılı KHK ile Cumhurbaşkanına doğrudan atama yetkisi tanınarak yasalaşmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal ederek 4 Haziran 2024 itibarıyla yürürlükten kaldırdı. Yeni yasa teklifi, iptal edilen hükmün benzerini yasalaştırarak yürürlüğe sokmayı hedefliyor.

CHP'li Armağan Erdoğan: “Rektörlük Şeffaf Süreçlerle Belirlenmeli”

CHP Yükseköğretimden Sorumlu Gölge Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Armağan Erdoğan, torba yasaya sert tepki göstererek şu değerlendirmede bulundu:

“Rektörlük, üniversitenin akademik kimliğini temsil eden bir görevdir. Bu nedenle sürecin şeffaf, katılımcı ve liyakat temelli yürütülmesi gerekir. Üniversiteler siyasal müdahalelerden arındırılmalıdır.”

ÜAK İşlevsizleşiyor, YÖK Tamamen Siyasi Atamaya Açılıyor

Yasa teklifinin 6. maddesine dikkat çeken Erdoğan, bu maddenin Üniversitelerarası Kurul’un (ÜAK) seçim sürecini işlevsizleştirdiğini ifade etti. Böylece, YÖK üyelerinin tamamının Cumhurbaşkanınca atanmasının önünü açan bir yapı oluşturulmuş olacak.

Bu durumun hem YÖK'ün hem de ÜAK’ın bilimsel liyakat ve öz yönetim mekanizmalarını yok saydığı vurgulanıyor.

Üniversite Özerkliği Geriye Gidiyor

Yasa teklifinde üniversitelerin bilimsel ya da yönetsel özerkliğine dair tek bir ifadenin yer almaması, 1982 Anayasası’nın dahi gerisinde bir yaklaşım olarak değerlendirildi. Erdoğan konuya ilişkin şöyle dedi:

“Üniversiteler herhangi bir kamu kurumu değildir, rektörler de sıradan kamu yöneticisi olamaz. 1982 Anayasası bile bilimsel özerkliği güvence altına almışken, bu teklif anayasal değerleri hiçe saymaktadır.”

Avrupa'daki Karnemiz Zayıf

Avrupa Üniversiteler Birliği’nin “Üniversite Özerklik Karnesi”ne göre Türkiye, akademik, yönetsel ve mali özerklik alanlarında son sıralarda yer alıyor. 2023’te yapılan Avrupa Yükseköğretim Alanı Bakanlar Konferansı bildirgesine Türkiye’nin de taraf olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu bildirgenin özerk ve demokratik üniversite yapısını teşvik ettiğini söyledi.

Akademik Camia Sürece Dahil Edilmedi

Teklifin, üniversitelerde 7 milyondan fazla öğrenci ve 190 bin civarında öğretim elemanını etkileyen bir sistem değişikliği olmasına rağmen, akademik camianın görüşü alınmadan, istişare yapılmadan hazırlandığı eleştiriliyor. Bu durum, “akademik özyönetimin tamamen devre dışı bırakılması” anlamına geliyor.