Gazze… On yıllardır abluka, kuşatma ve işgal altında ezilen bir toprak. İnsanların nefes almasının bile kısıtlandığı, çocukların oyuncak yerine enkaz taşlarıyla büyüdüğü bir coğrafya. İşte bu yüzden Sumud Filosu yola çıktı; yalnızca yardım taşımak için değil, insanlığın hâlâ ölmediğini hatırlatmak için…
Bu filo, sadece yiyecek, ilaç ve insani ihtiyaçlarla dolu gemilerden ibaret değil. Asıl yükü vicdan. Zulme karşı direnişin, umudun ve insanlığın yükünü taşıyor. İsrail’in, yıllardır “güvenlik” yalanlarıyla örtmeye çalıştığı kuşatma politikalarına karşı bir meydan okumadır bu. Çünkü güvenlik bahanesiyle hastanelerin elektriğini kesmek, ambulansta can çekişen çocuğun yolunu kapatmak, annenin kucağındaki bebeğe mermi sıkmak ne güvenliktir, ne de insanlık…
Dünya artık görüyor. Latin Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar birçok ülke, devlet adamı, sivil toplum kuruluşu ve milyonlarca vicdan sahibi insan, bu filoya dualarıyla ve desteğiyle omuz veriyor. Zira mesele sadece Gazze’nin meselesi değil; mesele insanlığın hâlâ adalet ve merhamet için ayağa kalkıp kalkamayacağıdır.
İsrail şunu iyi bilsin: Denizlere zincir vuramazsınız. Vicdanları abluka altına alamazsınız. Bu filo, yalnızca Gazze kıyılarına değil, bütün dünyanın kalbine sesleniyor:
“Susma! Zulme ortak olma! İnsanlığı unutma!”
Bugün Sumud Filosu dalgaları yara yara ilerliyor. Yarın belki başka bir filo çıkacak. Çünkü umut, hiçbir güçle engellenemeyecek kadar büyük bir gemidir. Ve o geminin kaptanı da insanlığın ta kendisidir.