Sabır, 5 harflik çok kısa bir kelimedir. Sabır, uygulaması, yaşaması çok zor olan kelimelerdendir. Sabır, insanın başına gelen olaylara yani imtihanlara karşı nasıl tepki vereceğinin özetidir. Sabır, o an geldiğinde yani sıkıntının, problemin gerçekleştiği o anda icra edilmesi çok olandır. Çünkü sabırlı bir insan da mangal gibi bir yürek olması gerekir. Evet sabırlı bir insanda mangal gibi yürek olması lazımdır.
Her başına gelen sıkıntıda yakıp yıkan, ağzına geleni söyleyen insan da değil… Çünkü güçlü isen, karşındakini dövecek, vuracak, kıracak gücün varsa o anda ona her türlü zararı vermen çok kolaydır. Asıl mesele sabretmen, eline, koluna hakim olmandır. Yönetici olduğun, emrinde çalışan kişiye karşı sinirli olduğunda bağırman, çağırman en kolayıdır. Ama asıl mesela sabredip, kalp kırmadan işi çözebilmektir.
Hz. Peygamber efendimiz bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur.
“Güçlü kimse, insanları güreşte yenen değil, bilakis öfke anında kendisini tutan, iradesine sahip olandır.”
(Buhârî, Edeb, 76; Müslim, Birr, 107)
Evimizde, işimizde, trafikte, sokakta v.b. her yerde başımıza gelen olaylara karşı ne kadar sabırlıyız. Öfkemizi ne kadar yenebiliyoruz. Ve bu öfke bazen öyle noktalara ulaşabiliyor ki evlilikleri bitirebiliyor, can ve mal kaybına sebep olabiliyor, bazen de koca bir ömrün pişmanlıkla dört duvar arasında geçmesine sebep olabiliyor.
İşte yukarıda ifade ettiğimiz Hadis-i Şerifte Hz. Peygamber Efendimiz ne güzel ifade etmiş. Asıl pehlivan öfkesini yenendir. Çünkü en zor olan budur. Bazen fındık kabuğunu doldurmayan meseleler yüzünden yıllarca konuşmayan dostlar, akrabalar olmaktadır. Ama işte asıl problem o andır. Öfkenin ilk anıdır. Sabır tam orada gereklidir.
Bu bahsettiğimiz konu üzerinde aşağıdaki Hadis-i Şerifi muhakkak zikretmeliyiz.
Enes (ra) anlatıyor:
Peygamber bir mezarın başında ağlayan bir kadına rastladı.
“Allah’tan kork ve sabret,” dedi.
Kadın:
“Geç git, benim başıma gelen musibet senin başına gelmedi,” dedi.
Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine “O, Peygamber’di .” denilince kadın, Peygamber’in
kapısına geldi. Kapıda görevlilerin bulunmadığını gördü ve:
“Ben seni tanıyamadım,” (diye Peygamber’e özür beyan etti.) Bunun üzerine
Hz. Peygamber Efendimiz :
“Sabır, musibetin ilk anında (gösterilirse sabır)dır,” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz, 31; Müslim, Cenâiz, 14-15)
Evet Sabır musibetin ilk anındadır. O ilk anda öfkemi yenmeli; bedenimize, dilimize, yüreğimize sahip çıkmalıyız.
Bedenimize sahip çıkmalıyız ki kendimize ve başkasına zarar vermeyelim.
Dilimize sahip çıkmalıyız ki dostlukları, arkadaşlıkları hatta akrabalıkları bitirecek söz söylemeyelim.
Yüreğimize sahip çıkalım ki muhabbet beslediğimiz en yakınlarımıza karşı beslediğimiz muhabbetimiz kine dönüşmesin.
Sabır konusuna devam edeceğiz.
Not: Yazımızdaki Hadis-i Şerif mealleri Diyanet İşleri Başkanlığı web sitesindeki Riyâzü’s-Sâlihîn -Metin ve Çeviri- adlı pdf e-kitabından alınmıştır.