Ne Çok Şey Değişti!

Abone Ol

Nasrettin Hoca’nın “Parayı veren düdüğü çalar” fıkrasını bilmeyen herhalde yoktur. Evet, eskiden parayı veren düdüğü çalardı!

Ama şimdi Nasrettin Hoca’nın torunlarından bazıları bu fıkrayı tepetaklak edip yeni bir şekle soktular! 
Nasrettin Hoca “parayı veren düdüğü çalar” diyordu.
Şimdilerde ise çok farklı bir söylem geçerli.

Aramızdan bazıları tüm dünyaya adeta “Parayı ver, düdüğünü çalalım” diye sesleniyorlar!
Dün düşman ilan edilen adamlar, bugün para hatırına baş tacı ediliyorlar.
Dün şerefsizler diye hakaret edilenler, bugün can dostlarımız halini alıyorlar. Hayatımızda ne çok şey değişti, değil mi?

Dünkü değer yargılarımızın yerinde bugün yeller esiyor.
Her şey alınacak paraya göre yeni baştan düzenleniyor.
Bunun adına da siyaset deniliyor.
Yok be arkadaş, böyle siyaset bize uymaz! Çünkü böyle siyaset adamı bozar!
Adamı adamlıktan çıkarır!
Üç kuruşun kölesi haline getirir.

İşte bu noktada Nasrettin Hoca’nın meşhur fıkrasındaki gerçek yeniden devreye girer.
Yani düdüğü ancak parayı verenler çalar! Parayı verenler ya düdüğü çalarlar ya da çaldırırlar.
Para ile düdük çalanlar kendi düdüklerini değil başkalarının düdüğünü çalmış olurlar.
Para başkasından, düdük başkasından olunca çalan ancak boşuna nefes tüketmiş olur! Ama dünkü değer yargılarımızın yerinde yeller estiği için başkasının düdüğünü çalanlar iyi bir şey, doğru bir şey, güzel bir şey yaptıklarını sanmaya başlarlar.

Cebe ya da kasaya giren üç kuruşa siz hükmedemezsiniz.
O üç kuruş size hükmeder!
Bunlar tarihi realitelerdir.

Hiçbir faninin bu gerçekleri değiştirmeye gücü yetmez.
Başkasının düdüğünü para karşılığında çalmak el kesesinden sadaka dağıtmaktan farksızdır.
El kesesinden sadaka dağıtılırsa bunun sevabı dağıtana değil, kuşkusuz dağıtılan el kesesine yazılır. Bunu hiç akıllardan çıkarmamak gerek!