12 Mart 1971 muhtırasının verildiği, düdükle ülkenin yönetildiği bir günün öğle namazı sonrası, müftülük hademesi gelip saat 14’te müftülükte olmamı istedi.
O günlerde eve telefon almak bol para ve hatırlı birinin aracılığıyla alınabildiğinden evlerimizde telefon yoktu.
Aniden toplantı olacaksa hademe, bisikletiyle imamların evlerini dolaşıp davet ederdi. Salona girdik, biraz sonra müftü ve tanımadığımız bir beyefendi girdiler.
Müftü açılış konuşması yaptı ve müfettişi tanıttıktan sonra kürsüye davet etti.
İlk sözleri, “Aslında ben, sizden önce gelip, kapıda durup, içeri giren her arkadaşın önce ellerinden sonra ayaklarından öpmem gerekirdi ama yapamadım.
Sizler, elleri öpülesi insanlar,
Sizler Ankara’yı sallayan insanlar,
Bizler, ellerimizi kaldırsak onların gözüne girecek kadar yakınken, ağzımızı açamıyoruz. Sizler, hem yöneticileri hem bizi uyandırıyorsunuz” gibi sözler etti ve bize gaz verdi desem doğru olmaz ama bitmeyen bir azim verdi desem daha doğru olur.
Karaman’ın damadı da olması nedeniyle gelip-gidişleri çoğaldı.
Rahmetli Kadir Mangırcı’ya uğrar, geldiğini haber verir ve o akşam yatsı namazından sabah namazına kadar göz kirpiklerimizi bile kıpırdatmamaya, bir kelime bile kaçırmamaya çalışırdık.
Müfettiş Hasan Seyithanoğlu (1940-18 Şubat 2022), 1974 koalisyonunda Erbakan merhum, Başbakan Yardımcısı olunca, Hasan ağabeyi de Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’na atadı.
07 Haziran 1977 tarihinde yapılan milletvekili seçiminde Milli Selamet Partisi’nden 18. Dönem Maraş Milletvekili seçildi.
Teftişleri esnasında dinimizin kurallarına göre kişinin suç işleyip işlemediğine göre karar verdiğini söylerdi; Karaman örneğinde olduğu gibi.
İmamlarımızdan biri, sağcı Başbakan’a yazdığı mektup nedeniyle cezalandırması için gönderilen müfettiş, imama tebrik ve takdirlerini bildirmiştir.
***
Bir gün Başkan, müfettişi doğrudan çağırır ve filan ilimizde imamın birinin zina ettiğini ve gereğini yapmasını ister.
Bize anlattığına göre, “Gittim, müftüden bilgi aldım, birinci hanımının devamlı rahatsızlığı nedeniyle birinci hanımın da dünürcü olmasıyla ikinci evliliği yapmış.
Altlı üstlü iki dairede kalıyorlarmış.
Yemekleri bir gün altta, bir gün üstte hep beraber yiyorlarmış.
İki hanımın anne ve babalarıyla dört aile birlikte piknik bile yapıyorlarmış.
Bütün bunları çevreden dinledikten sonra imama bir çeyrek altın takarak Ankara’ya döner ve zina olayının aslı astarı olmadığına dair raporunu sunar.
Başkan çağırır ve “İkinci evlilik olmamış mı?” der.
Müfettiş, “Olmuş efendim, Başkanlığımız adına çeyrek altın taktım” deyince, “Çık dışarı” der.
***
Lise yıllarından tanıdığım bir arkadaşım, hukuk fakültesini bitirdikten sonra birkaç yıl hâkimlik yaptı ve müfettişliğe geçti.
Müfettişliğinde çok güzel hizmetler yaptı. İstanbul’a her gelişinde sırtında taşıdığı çantasının ağırlığı, tatbikata çıkan Mehmetçik’in sırtındakinden eksik değildi.
Omuzu yamulurdu.
Teftişe gittiği ile varınca vali, komutan, belediye başkanı, şehrin tanınmış insanlarına İslam’ı tanıtan birer kitap hediyesinden sonra teftişine başlardı.
28 Şubat döneminde bile bu kitap hediye işini devam ettirdi.
Kovid-19 hastalığı çıkmadan altı ay önce, İzmir imamlarına konuşma yapmak için gittiğimde, kaldığım otelde olduğumu, akşam 20’de beklediğimi söyledim, geldi ve görüştük.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yaş haddinden emekli olmuş ama İslami hizmetlerine geniş zaman elde etmiş.
Müfettişler, dikkat ediniz, iki tane örnek verdim.
Doğru dürüst çalıştılar ve hayal edemedikleri yerlerde hizmet verdiler.
Amirinizin emriyle haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarma işleri yaparsanız, yaranamazsınız, amiriniz bir gün sizden kurtulmak için hemen yakın zamanda sizi harcayacak demektir.
“Yaranamadımmm” dediğiniz var ya, işte o kendinizsiniz.
Kendiniz kendinize ettiniz.
İnsanı yaratan Allah celle celalühtür.
İnsana faydalı ve zararlı olanları yaratan da Allah’tır.
Gökten yere kadar her zerrenin yaratıcısı O olduğuna göre, neyin yasak neyin serbest olduğunu, O belirler.
Teftiş ettiğiniz insanın yaptığı dinimize göre doğru ise onu koruyunuz.
Teftişe gittiğiniz şehirde şehrin ileri gelenleri ile temas kurup iyiye, doğruya, güzele, helale, sevaba doğru yönlendirici sözler ve örnekler sergileyiniz.
Başka şehirlerde gördüğünüz örnek çalışmaları, gittiğiniz şehirlerde duyurunuz.
Biliniz ki:
“De ki: Ey mülkün sahibi Allah’ım, sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.” (Al-i İmran süresi ayet 3/26).