“Moralim Çok Bozuk” başlığı altında peygamberlerin başından geçen ibretlik olayları aktarmaya devam ediyoruz. Her peygamberin başından geçen imtihan farklı oluyor. Bu bölümde hastalık ve hastalıktan dolayı elindeki imkânları kaybeden Hz. Eyyüb’ün (as) kıssasını aktaracağım.
İnsan başına gelmeyen vahim bir olayı duyduğunda üzülse de yaşayanın çektiği gibi canı yanmıyor. Tüm peygamberlere inanma zorunluluğu olup, ibret alalım diye Rabbimizin haber verdiği peygamberler hakkında ki olaylar acaba canımızı yakıyor mu, ya da yakmalı mı? Her insan gücünün yettiği kadar vardır. Gücünün yettiğinden sorumludur. İnancının derecesi kadar amel eder. Olaylara bakış açımızda buna göre olur.
Tercihler hayatımızı şekillendirmede önemli yer tutar. Eş seçimi yaparken peygamber efendimiz güzel ahlaklı olanı tercih edin buyuruyor. Bir şey bize rızık olarak yazılmışsa gelir, hiç bir şey buna engel olamaz. Gelen rızkı bize verilen iradeyle helal ya da haram yoldan elde edebiliriz. Yapacağımız tercihe göre hem dünyamız hem de ahiretteki durumumuz belirleniyor. Bu açıdan bakarsak tercihlerimiz neslimizi de etkiliyor.
Ebu Hureyre'nin (ra) naklettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecusi yapar.” (B4775 Buhârî, Tefsir, (Rûm) 2; M6755 Müslim, Kader, 22)
Hadisten anlaşılan anlamı açacak olursak, anne bana hangi inançta ve ahlaktaysa çocuk ona göre karakter sahibi oluyor. Sevgi ve ilgiyle büyüyen çocuk etrafıyla daha barışık, uyumlu ve sosyal oluyor. Aldığı eğitimle inancı şekilleniyor.
Olayları inancımıza göre değerlendirip tepkimizi ona göre koyuyoruz. Peygamberlerin yaşadıkları sıkıntıların benzerini bizlerde yaşayabiliyoruz. Allah'u Teâlâ onların yaşadıklarını bizlere ibret almamız ve onlar gibi davranmamız için haber vermiştir. Hac Suresi 78. ayette "Atanız İbrahim'in dinine uyun" buyuruyor.
Meryem Suresi
41- "Kitap’ta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.
51- Kitap’ta, Musa'yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resul, bir nebi idi.
54- Kitap’ta İsmail’i de an. Şüphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resul, bir nebi idi.
56- "Kitap’ta İdris’i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebi idi."
Bu ve benzeri ayetlerle ismi, vasıfları ve kıssaları zikredilen peygamberleri örnek alarak, Allah'ın bizlere emrettiği davranışları ortaya koymalıyız. Bize gelecek musibet ve nimetler imtihan gereğidir. Bu bakış açısıyla Hz. Eyüp'ün (as) sabrını örnek alalım
Enbiya Suresi 83 ve 84. ayetlerde "Eyyüb’ü de an! Hani rabbine, 'Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünüsün' diye niyaz etmişti. Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için anılacak bir örnek olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik; ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik." buyuruyor.
Ayetler hakkında Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 3 - 695 ve 697 sayfada yer alan bilgiyi paylaşıyorum:
"Eyyüb (as) Kur’an’da adı geçen ve Allah’ın kendilerine ilim ve hikmet verdiği bildirilen peygamberlerdendir. Kitâb-ı Mukaddes’e göre (bk. Eyyûb, 1/1-42/17) Eyyüb Filistin’de Ölüdeniz’in güneydoğusunda yer alan Uts diyarında yaşamıştır. Allah’tan korkan, kötülükten sakınan kâmil bir insandı. Yedi oğlu, üç kızı vardı; daha ziyade hayvancılıkla meşgul olurdu; deve, sığır ve koyun sürülerine sahip, zengin bir kimse idi. Daha sonra gerek tabii afetler, gerekse düşman kavimler tarafından çocukları ile bütün malı mülkü telef edildi; kendisi de ağır bir hastalığa yakalandı. Ancak o, bu felâketleri büyük bir sabır ve tevekkülle karşılayarak Allah’a secde eder ve “Anamın bağrından çıplak çıktım ve toprağın bağrına çıplak döneceğim; rab verdi ve rab aldı. Rabbin ismi mübarek olsun” der, hastalıktan şifa bulmak için Allah’a dua ederdi. Allah Teâlâ da onu sağlığına kavuşturdu, kendisine önceki çocuklarının sayısı kadar çocuk ve önceki malından daha çok mal verdi.
Kur’an-ı Kerîm’de Eyyüb’e vahyedildiği (Nisâ 4/163) ve onun hidayete erdirildiği (Enam 6/84) bildirilmektedir. Bu ayette ifade buyurulduğu üzere Hz. Eyyüb ağır bir hastalığa yakalanmış ve hastalıktan kurtulmak için Allah’ın merhametine sığınarak O’ndan şifa dilemiştir. Yüce Allah duasını kabul etmiş; ayağını yere vurmasını, çıkacak su ile yıkandığında iyileşeceğini bildirmiş, böylece onu sağlığına kavuşturmuştur. Ayrıca ona aile efradını, bunlarla birlikte bir mislini daha vermiştir. Ayetin bu konuyla ilgili kısmını ilk müfessirler aşağıdaki şekillerde yorumlamışlardır:
1- Yüce Allah Eyyüb’ün helâk olan aile efradını dünyada diriltmedi; ancak ona bunların bir mislini yeniden verdi. Helâk olan aile efradını da ahirette vereceğini vaat etti.
2- Allah, Eyyüb’ün helâk olan aile efradına yeniden hayat vermiş ve yeni doğumlarla bir mislini de lütfetmiştir.
3- Allah, Eyyüb’ün aile efradına yeniden hayat verdi. Çocuklarının evlenip çoluk çocuk sahibi olmaları sonucu, eskiden var olanlara ek olarak bir mislini daha verdi. (Taberî, XVII, 57-58).
İslami literatürde Eyyüb, başına gelen bütün musibetlere rağmen şikâyet etmeyen sabır timsali olarak bilinen bir peygamberdir. (krş. Sad 38/41-44; daha fazla bilgi için bk. Ömer Faruk Harman, “Eyyüb”, DİA, XII, 16)"
Allah'ım bize, başımıza gelen musibet ve zorluklarla baş edebilme gücü ver, bizi bir an bile nefsimizin eline bırakma...
Bizi senden uzaklaştıracak ve güç yetiremeyeceğiz zorluklarla imtihan etme! Amin...
Devam edebilmek duasıyla Allah'a emanet olunuz...