Yeniden merhaba değerli kardeşlerim.
Peygamberler insanlığa önderlik yapsın, örnek olsun ve insanları irşat etsin diye Allah’u Teâlâ tarafından seçilerek görevlendirilmiştir. Onlar (as) Allah’tan aldıkları vahiy ve Cebrail (as) ile görüştükleri için tereddütsüz “yakin imana” sahiptirler. Bu durum hayatlarını sürdürürken ve tebliğ yaparken en büyük moral ve motivasyon kaynağı olmuştur.
Allah’u Teâlâ peygamberlere (as) “emanet, ismet, fetanet, sıdk ve tebliğ” gibi sıfatlar ile destek olup en büyük yardımı yapmıştır. Yine de insan olmaları nedeniyle bizler gibi uyudular, acıktılar, hastalandılar ve bizim gibi duygulara sahiptiler. En büyük zorluk, çile ve sıkıntılar, başta peygamberlerin, peygamber varisi olan Hak dostlarının ve derecelerine göre salih kulların başından geçmiştir. Düşünün ki bir adam gelecek etkileyici, bilgili tavırlarla sizi daha önce duymadığınız bir inanca davet edecek, ilk tepkimiz olumsuz olacaktır. Bugünkü ortama göre değerlendirecek olursak, medyada koparılacak linçten tutunda her türlü engelleme ve zorluğu yaşatırlar. Kolay ve basit gibi gözükse de tebliğ vazifesi başlı başına oldukça zor bir iştir.
Enfal Suresinde Rabbimiz “Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığında Allah ve Resul’ünün davetine gönülden uyun ve bilin ki, şüphesiz Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız” buyuruyor. Allah (cc) insanın kalbine nazar ediyor, bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu ifade ediyor. Kaf Suresi 16 ve 17. Ayetler “İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız.” Rabbimiz bize şah damarımızdan daha yakınken hangi zorluk ve şartlar benim moralimi bozacak. Bütün ayetler bizler içindir ki tevekkül edip Allah’a güvenelim ve teslim olalım. Ne büyük bir nimet bahşetmiş merhametiyle Rabbimiz bizlere elhamdülillah! Bizler İslam beldesinde Müslüman ebeveynden dünyaya gelmişiz. Sadece bu nimetten dolayı şükrümüz, bu nimetten uzak olanlara tüm peygamberler gibi tebliğ yapmak olacaktır.
Konuya girmeden önce önemli olduğu için bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Peygamberler hakkında Kuran-ı Kerim’de bildirilen kıssalardan ve Hadis-i Şerif’ler de yer alan bilgiyle yetinmeliyiz. Malumunuz “İsrailiyat” denilen dinin aslında olmayan diğer dinlerden gelen bilgilerin doğruluğu hakkındaki şüphelerimiz, Kuran ve Peygamberimizden gelen bilgiyle yetinme zarureti doğurmuştur.
Peki hangi peygamber neyle imtihan edilmiştir? Peygamberlerin ilki olan Âdem (as)’ın hakkında kısaca bilgi vermiştik. Büyük mücadele örneği göstermiş, hayatının tamamını zorluklarla geçirmiş “Ülül Azam” peygamberlerden Hz. İbrahim (as) ile devam edeceğiz. İbrahim (as) Cenâb-ı Hak’ka kulluk ve Onun ile dostluk yolunda ne büyük çileler çekmiştir. “İman varsa imkân vardır” ilkesini tüm benliğiyle yaşamıştır.
Daha çocuk yaşta put imalatçısı olan babası Azer’in putperest inancını reddetmesi ve dönenim ilahlık taslayan kralı Nemrut ile olan inanç mücadelesi verirken ateşe atılmak suretiyle canıyla imtihan olunması. Hacer annemizle tanışması, Firavun ile olan diyaloğu. Rivayete göre 100 yaşından sonra hasretini çektiği çocuğu İsmail (as) ile imtihan olunması. Malıyla imtihan olunması ve geniş bir coğrafya da ki git-gelleri ibret alınacak sabır ve tevekkül örneklerindendir. Allah’a olan engin tevekkül ve teslimiyeti sebebiyle hepsinden de rıza-i ilahiye mazhar olarak çıkmasıdır. Neticede Halilullah makamı, Allah (cc) Ona dostum diyerek bu yüksek dereceyi İbrahim (as) ‘a vermiştir.
Enam Suresi
74- (Hatırlayın!) Hani İbrahim, babası Azer’e demişti ki: “Putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz ki ben, senin ve kavminin apaçık bir sapıklık içinde olduğunuzu düşünüyorum.”
Meryem Suresi
42- Hani babasına demişti: “Babacığım! Niçin duymayan, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayacak şeylere ibadet ediyorsun?"
43- "Babacığım! Şüphesiz ki bana, sana gelmemiş olan bir ilim geldi. Bana uy ki seni dosdoğru yola ileteyim.”
44- “Babacığım! Şeytana ibadet/kulluk etme! Çünkü şeytan, Er-Rahmân’a başkaldırmıştır/asi olmuştur.”
45- “Babacığım! Er-Rahmân’ın azabı sana dokunur ve şeytana dost olursun diye endişeleniyorum.”
46- (Babası) demişti ki: “İlahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim? Şayet (bu hâline) son vermezsen seni taşlarım. Uzun süre benden uzaklaş.”
47- Demişti ki: “Selam olsun sana! Senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz ki O, bana karşı (merhametli, lütufkâr ve benimle yakından ilgilenen) Hafiy’dir.”
Enbiya Suresi
68- Bu sözler üzerine çılgına dönen putperestler, halkı kışkırtarak: “Eğer bir şey yapacaksanız, İbrahim’i ateşe atıp yakın, böylece ilâhlarınızın imdadına yetişin!” dediler.
69- Onu ateşe attıklarında ise biz: “Ey ateş! İbrahim’e serin ve selâmet ol!” diye emrettik.
70- Evet, bu zalimler İbrahim’i tuzağa düşürmek istediler; fakat biz onları daha fazla zarara uğrattık.
71- Ardından biz İbrahim’i ve Lût’u kâfirlerin elinden kurtarıp, tüm insanlık için feyiz ve bereket kaynağı kıldığımız bir ülkeye ulaştırdık.
Saffat Suresi
101- Bunun üzerine kendisine akıllı ve iyi huylu bir erkek çocuğu olacağını müjdeledik.
102- Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, “Yavrucuğum” dedi, “Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım sen bu işe ne diyeceksin?” Dedi ki: “Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.”
103- Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca ve babası onu yüzüstü yatırınca
104- “Ey İbrahim!” diye ona seslendik;
105- “Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun.” İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz.
106- Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı.
107- Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik.
Devam etmek duasıyla Allah’a emanet olunuz...