Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ABB konser yolsuzluğu soruşturması kapsamında Mansur Yavaş hakkında İçişleri’nden soruşturma izni istedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Mansur Yavaş ve özel kalemi hakkında izin talebi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Özel Kalem Müdürü Nevzat Uzunoğlu hakkında “konser yolsuzluğu” iddiası kapsamında İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni talebinde bulundu.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, “görevi kötüye kullanma” ve “denetim görevini ihmal” gerekçeleriyle inceleme başlatıldığı bildirildi.
154 milyon liralık kamu zararı iddiası
Başsavcılık, 2021–2024 yılları arasında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen konserler için yapılan ödemelerde kamu zararı oluştuğu iddiasını araştırıyor.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu’nun raporu, MASAK ve Sayıştay incelemeleri ile uzman raporları sonucunda, 32 konser hizmet alımında toplam 154 milyon 453 bin 221 TL kamu zararı tespit edilmiştir.”
Soruşturma kapsamında 14 kişi hakkında iddianame düzenlenirken, bunlardan 5’inin tutuklu olduğu, sekiz kişi hakkında 31,5 yıla kadar, altı kişi hakkında ise 18 yıla kadar hapis cezası istendiği belirtildi.
Yavaş ve Uzunoğlu için izin süreci İçişleri Bakanlığı’nda
Belediye başkanları ve belediye yöneticileriyle ilgili soruşturma süreçleri, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca yürütülüyor.
Bu kapsamda Başsavcılığın talebi, İçişleri Bakanlığı’na iletildi.
Eğer Bakanlık soruşturma izni verirse, Mansur Yavaş ve Nevzat Uzunoğlu hakkında resmî inceleme başlatılacak.
Yavaş’tan ilk açıklama: “Sabah detaylı inceleyeceğim”
ABB Başkanı Mansur Yavaş, konuya ilişkin Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bunu yeni öğrendim. İçeriği hakkında çok fazla bilgim yok. Konuyu yarın sabah detaylı şekilde inceleyeceğim.”
Siyasi çevrelerde yankı buldu
Soruşturma izni talebi, başta Ankara siyaseti olmak üzere ülke genelinde geniş yankı uyandırdı.
CHP kaynakları süreci “yargı üzerinden yürütülen siyasi baskı” olarak değerlendirirken, hükümet kanadı ise “hesap verilebilirlik gereği” olduğunu savundu.