19 Temmuz Pazartesi günü Kurban Bayramı’nın arefesidir.
20 Temmuz Salı günü Kurban Bayramı’nın birinci günüdür.
Pazartesi sabah namazının ardından getirilen teşrik tekbirlerini unutmayınız.
Bu tekbirler, Cuma günü ikindi namazına kadar her farz namazın ardından devam edecektir.
Toplam 23 vakit eder.
Biz, bizi yaratanın büyüklüğünü, tüm dünyaya duyurmakla görevliyiz.
Ezanımızda, namazımızda, oturuşumuzda, kalkışımızda, yürüyüşümüzde, giyişimizde, yiyişimizde, içişimizde hep Allah’ın adıyla hareket ederiz.
Leyla’nın yolunda yürürken Mecnun’un ayağına batan dikenlerden haberi olmuyordu. Yusuf’un güzelliğini gören Mısırlı kadınlar meyve bıçaklarıyla ellerini kestiklerinin farkına varmıyorlardı. (Yusuf 31)
Kazanın belanın arkasında rıza, Rabbin rızası görününce, yar yolundaki yaralarımıza aldırmayız. Yaramızı yâr sararsa, yâr yolunda yaralanmak âr değil, kârdır bize.
Kutlu peygamberler kafilesini takip ediyoruz. Kafilenin son kılavuzu, peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (S.A.V)’in izinden yürüyerek yol alıyoruz. Kevser ırmağının başında ümmetini beklerken hayal ediyoruz.
Gönlümüzde o olunca bu yolda ayağımıza mayın batsa, yüreğimizde atom bombası patlasa bütün “Ebter”ler bir araya gelse beterin beteri tuzaklar kursa ne yazar. İngiliz komutan, İngiltere’deki kralına bilgi veriyor: “Majesteleri bu Müslümanlara topun ağzını çeviriyoruz, onlar sanki topun namlusundan cenneti görmüş gibi üzerimize geliyorlar.”
Evet biz her gün namazımızda “Kevser” Sûresi’ni okuyoruz. Dünyanın bütün müzik türlerinin seslerini bir düzen içinde toplasalar “Kevser” ırmağının bir anlık şırıltısına değmez. O, bizim gönlümüzde akıp durmakta.
Basiretimizle, dünya tül perdesinin ardından onu görmekteyiz. Gönül kulağımızla değerli hafızlarımızın ses perdelerinin gerisinde onu dinlemekteyiz.
Bizi hangi güç Mevla’mıza giden yoldan alıkoyabilir?
Kuş yuvası bozar gibi eğitim yuvalarını darmadağın edenler,
Hoyrat, kaba ayaklarla çiçekleri ezer gibi beyinleri ezenler,
Gül dalına dolanarak çiy dânelerini, jâleleri yutan yılan gibi, yazarların kalemine dolanarak mürekkebini kurutanlar bilsinler ki insan kanı emerek geçinen sivrisinekler emdikleri kanın çokluğuyla geberiyorlar.
Kuşlar, çiçekler, jâleler, kalemler ve mürekkepler değerini koruyorlar.
Oğlu Abdullah’ın ölmesine sevinen Mekke müşrikleri “Muhammed’in sonu geldi. Ölünce nesli kesilecek, bu iş burada biter” demişlerdi.
Kendilerinin sonu geldi. Kız çocuğunu saymayan müşrikler bilemedikleri Hz. Fatıma’nın soyundan milyonlarca âlim, salih, mücahid, seyyid, şerifler yetişti. Ümmetinin sayısı milyarları aştı.
Bu dava bir erkek ve bir kadınla başladı. Hz. Adem ve Havva, Hz. Muhammed ve Hatice ile başladı. Kıyamete kadar erkek ve kadınlarla devam edecek.
Yeter ki biz namazımızda bir araya gelelim. Kurbanlık koç gibi namazda ellerimizi bağlayalım.
Canımızın yongası olan malımızdan bir kısmını ayırarak kurbanımızı keselim.
Şair Nizâmi’nin dediği gibi: “Suya batmış bağrı yanıklardan” olalım.
Dünyadaki bütün suları önümüze serseler “Kevserin” bir damlasına değmez.
Bütün ballar bizim olsa, bütün güller yolumuza serilse, bütün dolarlar, Euro’lar, sterlinler verilse cennetin bir gülüne değmez.
Güneşi bir elimize, ayı bir elimize verseler bu yoldan dönmeyiz.
Süleyman Çelebi’nin: “Bir acep nur kim güneş pervanesi” dediği, güneşin bile kendisini nursuz kabul edip, Efendimiz’in etrafında pervane gibi gece gündüz döndüğünü ifade ettiği gibi biz bu yoldan yürürüz.
Pervanenin nur için narda yandığı gibi yanarız.
Yunus gibi: “Gelin bugün yanalım, yarın yanmamak için” deriz.
Bu dünyada yanmayı göze alan İbrahim (S.A.V)’ın ateşi gülistan oldu. Ama Nemrut hâlâ yaktığı ateşte yanmakta.
Nemrut’un nesli kesildi ama milyarlarca Müslüman İbrahim’in yolunda yürümekte, milyonlarcası da İbrahim, İbrahim diye çağırılmakta.
Peygamberin sonu gelecek diyenlerin sonu geldi.
Ebu Cehil’in oğlu Ikrime Müslüman oldu. “İslam’ın sonu geldi” diyenlerin sonunun geldiğini biz göreceğiz inşallah.
Almanya’nın büyükelçisi, NATO temsilcisi Müslüman oldu. Fransa komünist partisi başkanı Müslüman oldu. İngiltere’nin en ünlü müzisyeni, Amerika’nın en ünlü sporcusu Müslüman oldu. “Yolun sonu göründü.”
Yorum yazarak Yenidevir Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yenidevir Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yenidevir Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yenidevir Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yenidevir Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yenidevir Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yenidevir Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yenidevir Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.