Haçlı-Siyonist ittifakı ile aynı dünyada yaşamak zorunda oluşumuz bizim tercihimiz değil ama bir takım Batılı ülkelerin her fırsatta örnek alınıp alınmaması bizim elimizde. Çünkü AB ülkelerinin Türkiye’yi aralarına almamakta direnmelerine, sürekli olarak kapıda beklemeye mahkûm etmelerine rağmen ısrarla AB üyeliğini vazgeçilmez bir hedef olarak görmek ya da görmemek elimizde değil mi? Bu soruya bizim elimizde değil deniyorsa o zaman bağımsızlığımızın sorgulanması gerekmez mi? Bunun ötesinde bir Almanya Avrupa ülkelerine sınırlarını açarken, vatandaşlarının diğer Avrupa ülkelerine yasaklamak bir tarafı teşvik ederken, sıra Türkiye’ye geldiğinde ülkemiz tehlikeli ve sakıncalı ülkeler arasında sayılıyor. Zorunlu oldukları ilişkilerle yetinmeyip, zorunlu olmayan hususlarda da Hıristiyan dayanışması ön plana çıkıyor.
Kısacası, Haçlı ittifakı dünya üzerinde İslam ülkelerini parçalamak için elinden geleni yaparken, hatta parçalanması istenen ülkeler arasında ülkemizde bulunduğu ve bu gerçeği herkesin bildiği halde nedense Haçlı hayranlığımızı bir türlü son bulmuyor. Bu bir kompleks midir, yoksa kendimizi güçsüz hissetmenin sonucu ortaya çıkan teslimiyetçi bir yaklaşım mıdır sorusunun cevabını millet olarak artık vermek durumundayız.
Bu noktada ABD ile ilişkilerimizin Avrupa ülkelerinden çok farklı olmadığını, belki de zaman zaman Avrupa ülkelerinden çok daha tehlikeli boyutlara ulaştığı bir vakıa. Çünkü ABD öylesine tavırlar sergiliyor ki, ülkemizin bağımsız bir ülke, kendi kararlarını kendisi verecek durumda olduğu görmezden geliniyor. Bu gerçeği görmesine gurur ve kibirleri engel oluyor. Son günlerde yaşanan iki olayın hatırlatılması ABD’nin küstahlığının ve bencilliğinin hangi boyutlara ulaştığını görmeye yetecektir.
Öncelikli olarak gazetelerde, “Trump hükümeti Covid ilacının tüm stoklarını aldı. 7 milyar başının çaresine baksın” başlığı altında yer alan haber dikkat çekiciydi. Böylece paran varsa senin tedavi olmaya ve yaşamaya hakkın var, ancak yoksa bu hakka sahip değilsin anlayışının yansımasıydı. Bir başka ifadeyle bencilliğin, çıkarcılığın, parayı putlaştırıp, kendilerinden başkalarının hakları olmadığı yaklaşımın bir sonucuydu. Bu noktada böylesine bencilliğin esas alındığı bir yaklaşımın sahipleri ile ille de birlikte yürümekte ısrar etmenin anlamı olabilir mi?
Bu örnek sadece Türkiye’yi değil tüm insanlığı ilgilendiriyor, tüm insanlığı yok sayan bir yaklaşımın ifadesiydi. Doğrudan bizi ilgilendiren pek çok konuda da ABD için sadece kendi çıkarlarının önemli olduğu biniyor. İkinci örnek ise ülkemizde son günlerde gündemin ana maddesini oluşturun Ayasofya’nın müze olarak mı kalacağı, eskiden olduğu gibi camiye mi döneceği konusu yer alıyor. Konu Danıştay’da ve karar beklenirken ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun müze statüsünün devam etmesi çağrısında bulunmuş olması dikkat çekici idi. Böyle bir açıklama ülkemizin bağımsızlığını dikkate almamak, bunun da ötesinde diplomatik sınırın aşılması, bir diğer ifadeyle küstahlık olarak nitelendirilmesi yanlış olmayacaktır.
ABD’nin Türkiye’ye ve İslam dünyasına dönük uygulama ve açıklamalarının örnekleri pek çok. Sadece İslam dünyasını karıştırmak, parçalamak için terör örgütleri ile birlikteliğini hatırlatmak bile yeterlidir. Bir adım daha atarsak Türkiye’de darbe girişiminde bulunan terör örgütünün yöneticilerini ülkelerinde barındırdıkları işin bir başka boyutunu oluşturuyor. Bir yandan Türkiye’de demokrasinin işleyişine dönük zaman zaman açıklamalar yapılıyor ama kendileri darbecileri ülkelerinde barındırmakta sakınca görmüyorlar. Sonuç olarak böylesine çarpık bir anlayışın sahipleri ile bu dünyada yan yana bulunmak bizim dışımızda gelişen bir olay ama bunlarla ittifak yapıp yapmamak bizim elimizdedir.
Yorum yazarak Yenidevir Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yenidevir Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yenidevir Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yenidevir Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yenidevir Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yenidevir Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yenidevir Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yenidevir Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.