Prof. Dr. Osman Bektaş, Kütahya merkezli depremler sonrası Uşak’ta makrosismik küme oluştuğunu belirtti. Bölgedeki artan sismik hareketlilik büyük tehlike sinyali veriyor.
Kütahya ve Uşak’ta son depremler: Neler yaşandı?
Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan Ege Bölgesi, son günlerde üst üste yaşanan sarsıntılarla yeniden gündeme geldi. Kütahya merkezli 5,4 büyüklüğündeki depremden sadece beş gün sonra bugün sabah saatlerinde 4,1 büyüklüğünde yeni bir deprem meydana geldi.
Deprem, Kütahya ve çevre illerde hissedildiği gibi, bazı bölgelerde panik yarattı. Daha da çarpıcı olan ise bu sarsıntının İstanbul’da bile hissedilmiş olması, riskin boyutunu gözler önüne serdi.
Osman Bektaş’tan çarpıcı açıklama: “Uşak makrosismik küme oldu”
Ünlü deprem bilimci Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede, 1969’dan bu yana süregelen sismik aktivitenin Uşak’ı bir makrosismik küme haline getirdiğini söyledi.
Bektaş’a göre:
- 56 yıldır devam eden sismik fırtına bölgedeki gerginliği artırıyor.
- Uşak, çevresindeki iller için tehlike kaynağı haline geldi.
- Simav ve Gediz fay hatları, bu sürecin merkezinde yer alıyor.
Naci Görür’den destekleyen uyarı: “Artık normal değil”
Daha önce Prof. Dr. Naci Görür de bölgede yaşanan depremleri “artık normal değil” sözleriyle değerlendirmişti. Görür, özellikle Sındırgı çevresinde görülen fay kırıklarının ve NE-SW doğrultulu graben sistemlerinin ciddi risk taşıdığına dikkat çekmişti.
“Bu bölgede çok sayıda aktif fay var. Gelecekte daha büyük depremler olabilir” ifadeleri, vatandaşların endişelerini artırdı.
Simav ve Gediz fayları: Bölgenin kırılgan damarları
Ege Bölgesi’nin en aktif fay hatlarından olan Simav ve Gediz fayları, geçmişte de büyük yıkıcı depremlere neden oldu.
- Simav Fayı: 1970 Gediz depreminde on binlerce evin yıkılmasına ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştı.
- Gediz Fayı: Bölgedeki gerilimin sürekli artmasına neden olan bir diğer kritik fay.
Uzmanlara göre bu fay hatlarında biriken enerji, gelecekte daha büyük depremler oluşturabilir.
İstanbul’da hissedilen Kütahya depremi
Kütahya merkezli 4,1’lik deprem, Marmara Bölgesi’nde de hissedildi. Özellikle İstanbul’da depremi hisseden vatandaşlar, sosyal medyada paylaşımlarda bulunarak “Bu kadar uzak bir deprem neden bu kadar güçlü hissedildi?” sorusunu gündeme taşıdı.
Uzmanlara göre bu durum, bölgedeki fay hatlarının enerji aktarımı ve zeminsel özelliklerle ilişkili.
Deprem riski hangi illeri kapsıyor?
Bektaş ve Görür’ün açıklamaları ışığında risk altında olduğu belirtilen iller şunlar:
- Kütahya
- Uşak
- Manisa
- Balıkesir
- Afyonkarahisar
- İzmir’in iç bölgeleri
Bu illerde yaşayan vatandaşların, hem kentsel dönüşüm süreçlerine hem de bireysel afet bilincine önem vermeleri gerektiği vurgulanıyor.
Makrosismik küme nedir?
Bilimsel tanımlara göre makrosismik küme, uzun yıllara yayılan ve sürekli artan deprem aktivitesinin bir bölgede yoğunlaşması anlamına geliyor. Bu tür bölgeler, büyük bir deprem öncesinde enerji birikiminin sinyallerini veriyor.
Bektaş’ın “Uşak makrosismik küme oldu” açıklaması, bölgede ciddi bir enerji yığılması yaşandığının göstergesi.
Uzmanlardan vatandaşlara öneriler
Deprem bilimciler, bölgedeki artan hareketlilik karşısında vatandaşların şu konularda dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor:
- Acil durum çantaları hazırlamak
- Toplanma alanlarını önceden öğrenmek
- Dayanıksız binalardan uzaklaşmak
- Yerel yönetimlerin açıkladığı deprem tatbikatlarına katılmak
- Fay hattı üzerindeki köy ve ilçelerde detaylı jeolojik incelemeler yapılması
Büyük deprem riski kapıda mı?
Prof. Dr. Bektaş’ın ifadesiyle, bölgede yaşanan depremler küçük uyarı niteliğinde. Ancak bu sarsıntıların devam etmesi, daha büyük bir kırılmanın habercisi olabilir.
Uzmanlara göre, Ege Bölgesi’nde 6 ve üzeri bir depremin yaşanması kaçınılmaz, sadece zamanlama bilinmiyor. Bu nedenle hazırlıklı olmak, zarar azaltmanın tek yolu olarak öne çıkıyor.
Bilim insanlarından kritik uyarı
Kütahya ve Uşak merkezli depremler, yalnızca bölgeyi değil, tüm Batı Anadolu’yu ilgilendiriyor. Prof. Dr. Osman Bektaş ve Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamaları, deprem riskinin ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu.
Bu süreçte atılacak en önemli adım, bilimsel veriler ışığında hazırlık yapmak ve afete dayanıklı şehirler inşa etmek olacak.