Ne kadar özen vermekteyiz, çocukların okullarına.
İlle de en değerlisinde okumalı. Başkalarını geçmeli.
Okulunun adı anıldığında herkes küçük dilini yutmalı.
Son yarım yüzyıl, bunun yarışını yaptık.
Adeta ana karnında hazırlandı rekabete çocuklar.
Konuşmayı öğrenirken kelimeleri Türkçe değil İngilizce nakşettik beyinlerine.
O çocukların kültürel köklerini anımsamak, o hazinelerden kıymetli değerleri, efsunlu güzellikleri yüreklerine nakşetmek hiç aklımıza gelmedi.
Kazanacakları paraya etki etmeyecekse, ne önemi var dedik.
Kururken bin yıllık kökler önemsemedik, üzerinde durmadık, görmezden geldik, hafifsedik.
Surda büyük bir gedik açabilecek rüzgâr olabileceğini düşünemedik.
Büyük bir sorun olup bizlere, aileye, topluma zarar verebileceğini, başımızı eğdirebileceğini hesap edemedik.
Merhameti, şefkati, sevgiyi öğretmediğimiz genç insanlar güzel okullar bitirdiler, ülkenin en saygın kurumlarında işe başladılar, büyük paralar kazandılar.
Ailelerinin akrabalarının göğsünü kabarttılar.
Aklımıza gelmedi hiç hamurlarında eksik bıraktığımız manevi tuz ve şeker.
Ülkenin en itibarlı kurumlarında yüksek maaşlarla çalışan o gençler.
O kaliteli okulları, saygın işyerlerini bir anda yerle yeksan eden korkunç yanlışlar yaptılar.
Rızkını sesi ile kazanan, evde çocuğunun yolunu beklediği genç bir şarkıcıyı katlettiler.
Sebep istedikleri şarkıyı söylememiş.
Alkol gibi bir deli gömleğine sarınıp en vahşi yöntemle şarkıcının boğazını camla kestiler.
Türkiye ayağa kalktı.
Ayağa kalktı da Türkiye.
O gençler kadar ayaklananlar da suçlu idi.
Nasıl yetiştirdiniz ki o gençleri, şimdi yakınmaktasınız.
Bir şoktan çıkamadan bir başka travma.
Hastanenin yoğun bakımında yine eğitimli gençler.
Sağlıkçılar bu kez.
Bir bebek kadar çaresiz yoğun bakım hastası yatalak yaşlı kadınla edepsizce alay ettiler, onu taciz edip kahır doldurdular.
Görüntülere yürek dayanmaz.
O sağlıkçılar da eminim çok iyi okullarda okudular. Güzel bir hastanede işe başladılar.
Ailelerinin, çevrelerinin gurur kaynağı oldular.
Lakin edep, terbiye, sevgi, saygı, merhamet, nezaket, zarafet olmadığı için bütün Türkiye’nin nefretini kazanan çok kötü suçlar işlediler.
Bir hastanın insanlık onuru ile oynadılar.
O zaten ağır hasta, yaşlı, yatalak, bakıma muhtaçtı. Fakat sağlıkçı gençler, ulu kültürün kökleri ile beslenmediklerinden, güzel okullar bitirseler de cahilin cahili olduklarından.
Aşağının aşağısına düşüp yuvarlandılar.
Akıllarda ne güzel okulları kaldı.
Ne kariyerleri.
Her kesimin nefretini aldılar üzerlerine.
Dahası hayat boyu yüreklerinde taşıyacakları kapkara bir vicdansızlık yükü kaldı onlara.