Küresel bir olgu bizde siyaset.
Dışarıdakileri bile çok fazla ilgilendirmekte.
Ki kendi gönüllerindekine binlerce kilometre öteden gelip destek verebilmekteler.
İçerdekiler için zaten en kolay köşe dönme eylemi.
Ama kokuşmuş ama kirli ama adaletsiz, dengesiz, mezalim dolu bataklık.
Kimsenin de umurunda değil.
Türkiye bir anda esen yeni rüzgârla savruldu.
Kartlar yeniden karıldı.
Hani neredeyse masalar devrildi.
O derece sarsıntı büyük oldu.
Bir kumar siyaset.
Rüzgâr ters esmeyegörsün.
Bir anda bakan efendi önemsiz adam yerine konup kapı dışına itilebilmekte.
Öyle geçmişin davası, vefası, yol arkadaşlığı, kardeşlik edebiyatı çoktan tedavülden kalktı.
Çok boyutlu etkenler devrede.
Öyle ki seçimlerde A partisi teşkilatı, B partisinin adayı için çalışabilmekte.
Yöresellik, hemşericilik, bölgeselcilik.
Siyasette ağırlık Karadeniz Bölgesi’nde.
Adayların menşeleri gelip terazinin dengesini bozabilmekte.
Bir ara da Çerkez dayanışması olmuştu, oldukça zıt görüşlü iki parti arasında.
Etnik kimlik baskın çıkmış, davaların yakıcı ateşini eritip birbirlerine sahip çıkmışlardı.
Ki bu memlekette eş kontenjanı bile siyasette yüksek oranlarda etken.
Falanca şehrin eniştesi ya da gelini olmak yine dengeleri değiştirebilmekte.
İBB başkanına verilen mahkûmiyet kararı, yakın geçmişi anımsatsa da.
Mağduriyet, muzafferiyete evrilebilmekte.
Artık siyasi ibre, kahraman algısı üzerinden daha hızlı döndüğünden,
Üzülen partililer yanında yeni senaryolarla ellerini sevinçle ovuşturanlar.
Daha atik davrananlar.
Öyle ya geç kalmaya gelmez.
“Cumhurbaşkanı olmasa da genel başkanlık yolu açıldı” twiti ile aslında gazeteci kendisine rant yolu açmaktadır.
Gazetecinin, bak herkesden önce genel başkanlık yolunu ben açtım yüksek yerler benim hakkım telaşı hissedilmekte.
Siyaset artık bir çıkarlar yelpazesidir.
Kim erken kalkarsa yol alacaktır.
Son trend, kendi parti genel başkanı ile değil de tamamen zıt partinin başkanıyla kartların karılması.
İki zıt partide sevinç.
Kendi genel başkanında hüzün,
Siyasetin kâr getiren bir holdinge dönüşmesi acaba nerelere kadar varacak.
Yetmişli yıllarda ideolojiler uğruna dökülen kan.
Her fikrin bağlısının ölümüne tutkusu,
Vurulan canlar, sönen ocaklar.
Ateş düştüğü yeri yaktı.
Şimdi kim ölür, bir fikrin çilesini kim çeker.
Hepsi bitti.
Devir hesap devri.
Akrabadan, ahbaptan vekil çıktığı anda.
Dönülecektir köşeler.
Eski ezgiler yeni yorumlarla okunmakta plaklara.