İnsanın Muhafazası başlıklı yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Allah-u Teâlâ Kuran hükmüne göre hayat sürmeyi insanın muhafazası için temel kural olarak belirlemiştir. Allah (CC) Kuran’ı insana hayat rehberi olarak indirmiştir. Bu konu hakkında birden çok ayeti kerime indirilmiştir, biz burada birkaçını örnek olarak vereceğiz. Rabbimiz şöyle buyuruyor. “Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. (Neml Suresi 2,3)" İsra Suresi 9. Ayette “Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler” ifadesi ile Rabbimiz yaratmış olduğu insanı başıboş bırakmıyor. Yanlışa düşmekten, insanın fıtratına ters işlerden muhafaza ediyor, koruyor.
Kur’an müjdeci ve uyarıcıdır. Sadece bilgi vermez, sadece görev de yüklemez. Hakikati arayan, hak olana inanmaya ve hakka göre yaşamaya niyeti olanlara, aradığını bulduğunda da ona sımsıkı sarılanlara güzel bir akıbet, mutluluklarla dolu ebedi bir hayat müjdeler. Batıla sapanları; inkâr, haksızlık ve ahlaksızlık peşinde olanları da acı bir akıbetle ve ağır cezalara çarptırılmakla tehdit edip uyarır. Dünya hayatı bir imtihan yeri, öyle başıboş bırakılıp gafletle, umarsızca yaşayacağımız yer değildir.
Kamer Suresi 49. Ayette “Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık” buyuruyor. Nereden bakarsak bakalım Allah’ın koyduğu bir ölçü vardır, kanun vardır. Oturup kalmamızdan tutun yiyip içmemize, gecesine gündüzüne, yazına kışına her şey bir düzen ve kanunla yönetiliyor. Tüm işler yörüngesinde şaşmadan devam ediyor. Bunu bozan, değiştiren, zorlayan bizleriz. Fıtratın, ilahi kanunun aksine iş yapmak fayda değil zarar getiriyor. Akıl gibi önemli bir nimet verilmiş, işin başında akılla hareket etmiyor insan, ayetin tanımladığı gibi insan cahildir, acelecidir. Acele ediyoruz, her şey bir yörünge ve dengede hareket ediyorken biz aksine aceleci davranıyoruz. Sonrası yok olmalar, pişmanlıklar ve keşkeler, hayal kırıklığı ve birçok olumsuzluk getiriyor.
Şura Suresi 30. Ayette “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” Demek ki, başarısızlık ve üzüntü ile neticelen işlerimiz, hastalıklarımız, kaçırdığımız fırsatlar ve niye bana nasip olmuyor diye hayıflandığımız beklentilerimiz, kendi ellerimizle yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan dolayıdır. Kendi başarısızlığımıza kendi yapmadıklarımız sebep oluyor.
Nefsimizin ve neslimizin korunması için ilahi kanunlara aykırı hareket etmemek gerekiyor. İnançla başlıyor bu işin sırrı, Rabbimizi Rab bilip teslim olmak, dinini kabul edip hükmüne boyun eğmek, Ona layıkıyla kul olmak için çaba göstermek gerekiyor. İbadetlerle devam ediyor ki! Namazı emrediyor, en güzel şekilde namazı kılmak, namazı namaz gibi kılmak gerekiyor. Riyadan uzak sırf Allah rızası için kılmak, huşu ve sükûneti yakalayarak kılmak, hakkıyla kılmak gerekiyor. “(Resulüm!) Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir. (Ankebut Suresi 45)" Ayet, insanı günaha götüren isteklerin, nefsin baskısından kurtulmanın ve ruh yüceliğine erişmenin en sağlam yolunu göstermektedir. Şüphesiz bu, en geniş manada Allah’ı anmaktır. Kur’an tilâveti ve namaz, bunun en başta gelen şekilleridir.
Gerçekten, Kur’an’ın manalarını düşünenler için, Kur’an tilâveti, daha önce farkına varılamayan birçok manaların ve hikmetin açığa çıkmasını sağlar. Bir ayet üzerinde düşünme, tefekkür etme onu anlamamız ve faydalanmamız için tavsiye edilen usuldür. Kişiyi ulvi bir âleme götürür. Kur’an’ı okumak ve tefekkür etmenin fazileti ile ilgili pek çok hadis vardır.
Acele etmeden, huşu ve sükûnetle hakkı verilerek kılınan namazın, ruha sakinlik verip, ulvileştireceği ve mutlaka kötülükten alıkoyacağı, bu ayette ve birçok hadiste ısrarla belirtilmektedir. İyiliğe sevk etmeyen, kötülüklerden alıkoymayan bir namaz ise, İslâm büyükleri tarafından, sırtta taşınan bir vebal olarak nitelendirilmiştir. İşin özeti insanın muhafazası Allah’a iman ve teslimiyetten sonra ona ibadet ve kulluk etmekte, insana yakışan güzel ahlakı sabırla kuşanmakla mümkün olacaktır vesselam...
Allah’a emanet olunuz.