İnkâr ve ikrar arasında

Abone Ol

Her birimizde fazlasıyla yoğun.Hangi düşüncenin mensubu olursak olalım.

Mahallemizi savunmak.

Yapılan yanlışı ille de bir yerinden inkâra çalışmak.

Geçmişteki komplo teorilerinden mi?

28 Şubat üretimi Fadime projelerinden mi?

İnanmak istemeyiz yıkıcı yanlışlara.

Bir kesimin de, yine hangi düşüncede olursa olsun.

Tekmesi bol

Düşene, kendi görüşünden de olsa en kuvvetli vuruş için yeminli gibidir.

Herkesten daha fazla kükrer ki, 

Âlem görsün, nasıl taraftar tenkidi yapılırmış.

Fakat şurası bir hakikat ki.

Ortak yanımız, suçluyu ya da masumu kendimiz bulmaktayız.

Kadir Şeker olayında hepimiz, o mert delikanlının hiç ceza almasını istemedik.

Fakat ortada ölen bir kişi vardı, onu hep unuttuk.

Pınar Gültekin olayında da katilin binlerce yıl mahpusluk almasını istedik,

Ne ki dava dosyasına giren tehditler, tahrikler vardı, onları görmek istemedik.

En önemlisi de, çok acilen din bilginleri, bütün sosyal bilimlere vâkıf olmalı.

Tarih, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, felsefe, edebiyat bilmeli.

Yoksa öyle yanlış anlar ki dini konuları.

Halka öyle yanlı anlatır ki.

Halk da yanlış yorumlayıp hoca söyledi der, bir daha da bilgisine toz kondurmaz.

Osmanlı toplumunda asırlarca Mızraklı İlmihâl okutulmuş.

Tam bir psikolojik, sosyolojik harikalar demeti.

Toplum psikolojisini çok iyi analiz etmiş.

“Yaşlı adamın genç kadınla evlenmesi sakıncalıdır, toplumda fitneye sebep olur” demekte.

Din bilgini, zamanın koşullarını iyi tahlil edebilmeli.

Savaşların, salgınların insanları, eski devirlerde yirmili yaşlarında vefat ettiklerinden.

İnsanlar çözüm üretmişler.

Soylarının kurumaması için.

Çocuklarını erken yaşlarda evlendirmişler. Timur, daha sağlığında küçük yaşlardaki torunlarını evlendirmişti. Kaynakların belirttiğine göre Baysungur, evlendiğinde 7–8 yaşlarında idi.

Dolayısıyla insanların torunları, neredeyse çocuklarına yakın bir yaşta olurdu ve şimdiki gibi nesiller arasında uçurumlar bulunmazdı.

Tahta çocuk yaşta geçen padişahları yazmakta tarihler.

İşçi sınıfının olmadığı eski çağlarda, küçük erkek çocukları yaşı büyük kadınlarla evlendirmişler ki, gelen gelin eve iş gücü olsun.

Odun kırsın, ekmek yapsın, tarla sürsün.

Bugün antibiyotiklerle insanlar yüz yaşlarını görmekte, geç olgunlaşmakta geç evlenmekte.

Kariyer yapanların evliliği artık otuz yaşını da aştı, kırklı yıllara yaslandı.

Hiç garipsemiyoruz, zamanın koşulları bu.

Bugün hukukçuların önünde kaç tane dosya var?

Büluğ çağındaki erkek çocuğunu evde kimse yokken gelen kadın, istismar ettiği için ebeveynler yıllarca mahkeme salonlarına taşınmaktalar.

Çocuğun psikolojisi bozulmuştur.

Şimdi, medyanın gündeminde altı yaşında evlendirilen çocuk.

Elbette bir cemiyet etkinliğindeki gelinlikli çocuk fotoğraflarını, İslam’ı kötü gösterme algısı oluşturma hevesindeki medyanın sanki düğün fotoğrafıymış yalanını yutmuyor çoğu insan.

Aslında ebeveynlerin gelinlik ya da damatlık gibi cinsiyetçi giysileri çocuklarına giydirmeleri de sakıncalı.

Derslerini bırakıp büyük olduk psikolojisine kapılabilirler.

Fakat bu davanın mahkeme kayıtlarına girmiş konuşmaları.

Kimsenin inkâra ya da savunmaya yüreğinin yetmeyeceği kadar sıkıntılı.

Hukuk bir an önce konuyu incelemeli, adaletli bir karara bağlamalı.