Hani buyuruyor ya Efendiler Efendisi gül Peygamberim (S.A.V.) “Çok gülmek, kalbi öldürür" diye.

Oysa psikoloji, kapısını tıklatan her insana "Çok gülmelisin" telkini yapar. Çok gülünce iyileşebilirmişiz, çok gülünce hayatımızdaki olumsuz olayları sakince karşılayabilirmişiz vs.’leri ile dolu tonlarca yazılıp çizilmiş kitapları insanların avuçlarına tutuşturmayı da ihmal etmezler. Bilmiyorum, psikoloji kitapları, kişisel gelişim aşırı uzak duruyor zihnime. Okurken rahat hissedemiyorum. Daha çok nasıl gülünürün yollarını değil, hüzün nasıl kucaklanabilir onu anlatsın istiyorum.

Aradığımı, hikmeti bilinmez ama hep romanlarda buluyorum. Çünkü romanların çoğu gülerek değil, hüznü yüreğine basarak olgunlaşmış karakterleri çizer. Üzerine basıla basıla ezilmiş insanların çok gülerek değil, hüznü dost edinerek nasıl ayağa kalktıklarını anlatır. Sonra bazen de acılar içinde kıvranan birine yardım eli uzatanların, çok gülen değil, hüznü hissedebilen insanlar olduğunu anlatır.

Romanları bir kenara bırakıp diğer tarafıma sahabe hayatlarından çizilmiş tabloları alıyorum. Ben hiçbir sahabenin çok gülebildiği için güçlü bir kişiliğe sahip oluşuna rastlamadım. Koca koca adamların celal sıfatlarını, ağlayarak ve hüzne sarılarak celadete çevirişlerini seyrettiren tablolar gördüm hep. İmtihan edildim ama çok güleyim ki, o imtihanı yeneyim görüşüne sahip bir sahabeye hiç rastlamadım. O dağ gibi adamlar, "Çok gülmek, kalbi öldürür" düsturuna sarılıp benliklerini aynada görürken nasıl hüngür hüngür ağladıklarını, birilerinin yüzünde gülümseme olabilmek için nasıl çırpındıklarını yazan hayat tablolarının sanatkârı oldular.

Amacım psikoloji alanını kerih görmek değil, bilakis psikoloji alanının hayal ürününden sıyrılıp hakikat elbisesini giymesi gerekliliğinin önemini düşünüyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum her şeyin bu kadar normal karşılanmasının ardında başka bir sebep bulamıyorum.

Kahkahalar yükselen restoran ve kafelere rağmen sinir sistemi bozuk tonlarca insan oluşunun mantığını kavrayamıyorum.

"Bir yerde zenginler daha çok zenginleştiriliyorsa orada fakirler de daha çok fakirleşiyordur" sözüne binaen, "Bir yerde kahkahalar arttırılıyorsa orada gözyaşları da artıyordur" demek istiyorum.

Ölçüsüz hesaplamalarımız bizi ölçüsüz hesaplaşmalara götürüyor. Ben gülmek zararlıdır serzenişinde bulunmuyorum. "Çok gülmek, kalbi öldürür" ile "Gülümsemek, sadakadır" sözlerini aynı peygamberin insanlığa miras bıraktığını hatırlatmak istiyorum...

Muhabir: Haber Merkezi