Selamımız bu.

Kendi selamımız.

Vakti erdiren selam.

Kardeşlik selamı,

Medeniyet selamı olan,

Öz selamımızla selamlıyoruz hepinizi

Es-selamu aleyküm!

Bu ay Maaile’mizde, Yeni Devir Yayınları’ndan birinci baskısı Şubat 2020’de çıkan, editörlüğünü Doç. Dr. Muhammed Maruf ve Dr. Yusuf Yalanız’ın üstlendiği çok kıymetli bir eserle karşınızdayız.

Bu eser, her biri Türkiye siyasi hayatında 50 yıllık bir tarihe damga vurmuş, her kesimin saygı ve takdirini kazanmış olan Milli Görüş Hareketin Öncü kadrolarının biyografilerini konu edinmiştir. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca2mız ve dava arkadaşlarının ders niteliğindeki hayatları, taviz vermedikleri davaları ve kuşaktan kuşağa aktarılacak mücadeleleri tek bir kitapta toplanmıştır.

Sırasıyla;

PROF.DR. NECMETTİN ERBAKAN       / Doç. Dr. Işıl Arpacı

SÜLEYMAN ARİF EMRE                        /  Kübra Köroğlu

RIZA ULUCAK                                         /  Dr. Ömer Furkan Kesikbaş

MEHMET RECAİ KUTAN                       /  Dr. Yusuf Yalanız

LÜTFİ DOĞAN                                          / Ömer Aslan

FEHİM ADAK                                            / Mazlum Ar

AHMET TEKDAL                                     /  M. Enes Simit 

ŞEVKET KAZAN                                      /  Doç. Dr. Mehmet Aykanat

OĞUZHAN ASİLTÜRK                            /  Doç. Dr. Abdullah Aydın

YASİN HATİPOĞLU                                /  Hüseyin Arslan

CEVAT AYHAN                                       /  Doç. Dr. Nurullah Altıntaş

TEMEL KARAMOLLAOĞLU                 /  Doç. Dr. Muhammed Maruf

BAHRİ ZENGİN                                        /  Dr. Halil İbrahim Uzun

(Doç. Dr. Muhammed Maruf  “Öncü kadrodan 13 büyüğümüzün biyografisine yer verilmiştir. Burada tahdidin dışında kalan ve eserde olması gereken bazı isimlerin de peşinen genişletilmiş yeni baskılarda değerlendirileceğini ve ilgili çalışmayı daha nitelikli hale getirmek için ihtimam göstereceğimizi temin ederim” bilgisini vermiştir.)

Her biri farklı niteliklere sahip fakat her birinin yüreğinin sızısı da aynı derdin yolcusu olan güzel insanlar…

Ve onlar; ne istediklerinin, ne olduklarının ve neye ihtiyaç duyulduğunun o denli farkındaydılar ki… Bu sebepten gidilmesi muktedir görünen yolda ikna edilmediler.

İnanmışlarla çıkılan davanın öncüleri oldular. İnandılar. İnandılar. İnandılar, kalktılar, yürüdüler koştular.

Yıl 1969.  Hedef:  Yaşanabilir Bir Türkiye. Yeniden Büyük Türkiye. Ve Yeni Bir Dünya!

Almak istersek eğer, bu yaşanmışlıklar bizlere anne-baba-eş-arkadaş-kul olarak çokça örnekler sunmaktadır. Eğer o örneklerden birini ele alacak olursak o da bizim en gerçekçi imtihanımızda suale çekileceğimiz en can alıcı sorulardan biri olan “GENÇLİĞİNİ NEREDE HARCADIN?” sorusunun cevabıdır. Her birinin hayatını okurken nefes aldıkları bu dünyada özgürlüğü gerçek manada Allah’a kullukta görmekteydi.

Etki altına giren değil; girdikleri ortamda tavır ve davranışlarıyla, üsluplarıyla nezaketleriyle azim ve kararlılıklarıyla etkileyen olanlardı. Onlar girdikleri ortamlarda olmayan mescitleri açtıran cemaatle namaz kıldıran, Rabbimizin emir ve yasakları uğruna tavizden kaçınanlardı. İstişare onların bel kemiğiydi. O, olmadan olmazdı. Kendisi farklı düşünse bile, istişare sonucuna çok ehemmiyet veren bir lider ve arkadaşlardı.  Onlar, ‘NE YAPTIYSAM ALLAH RIZASI İÇİN YAPTIM!’ diyen, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) izinden giden çağımızın öncüleriydi.

Mesela bir genç düşünün üniversite sınavında. Namaz vaktini geçirmenin kaygısıyla sonuna yaklaştığı sınavı bırakır ve namaza gider. Boş bırakmış olsa da bazı soruları yine de en iyi üniversitede istediği bölümü kazanmaya hak kazanır. Teslim olmak Rabbine! Tam manasıyla böyle işte… Kim diye merak ediyoruz elbette. Eserde bunun gibi birçok güzel anı işlenmiş olduğundan cevabı orada aramak daha güzel olacak.

İstişare onlar için olmazsa olmaz demiştik ya hani! Arşa varıncaya kadar, “Akıl akıldan üstündür” düsturunu takınmışlar. Bu konuyla alakalı da bir hadise var her bir anının birbirinden kıymetli olduğu bu eserde.

Kıbrıs Zaferi sonraları. Hükümeti bozma manevraları başlamış MSP’nin ortağında. MSP’nin ortaklığı bozması için siyasi nezaket kaideleri bile çiğnenmiş. Ama yapılan istişareler neticesinde bozan değil karşı tarafın bozmasını sağlamışlar. Eserde yakın siyasi tarihine dair öne çıkarılmayan birçok meseleye de yer verildiğini görüyoruz. Gönül ister ki, her birinin hayatını tekrar tekrar, ilmek ilmek bu satırlara işleyelim.

Zaten bu eser bu isteğimizi büyük ölçüde yerine getirmiştir. Sayın Maruf’un belirttiği üzere yeni baskılarda eklenecek isimler de olacak.

Onlar siyasi mücadeleleri boyunca engellemelere, tehditlere kendilerine yapılan cazip tekliflere rağmen inandıkları yoldan ve ideallerden asla vazgeçmediler. Bizlere düşen en yegâne görev taşıdıkları bu bayrağı hedefe ulaşana kadar nesilden nesle ulaştırmak.

Bu eser için, bir başyapıt mı, ders notu mu yoksa hayat notu mu diyelim, bilemedim. Bildiğim ve anladığım tek şey önden giden öncülerin hayattaki gayelerini ve mücadelelerini hakkını vererek; anlayabilmek, yaşayabilmek, anlatabilmek. Vesselam!

Rabbim dünya sürgününü tamamlayan büyüklerimize rahmet, dünya hayatına devam etmekte olan büyüklerimize sağlık, afiyet ihsan eylesin. Âmin!

 

Muhabir: Haber Merkezi