Gurbetçinin vatan sevgisi, yıllık izinlerinde Türkiye’ye doğru çıktıkları uzun yolculukta bir kez daha kendini gösteriyor. Avrupa’nın dört bir yanında çalışan gurbetçiler, aileleriyle birlikte Kapıkule Sınır Kapısı’ndan geçerek ana vatana adım atmanın tarifsiz mutluluğunu yaşıyor. Her biri için vatan toprağının anlamı çok büyük; bayrağı görünce yaşadıkları heyecan, aileleriyle buluşacak olmanın verdiği tarifsiz coşkuyla birleşiyor.
Kapıkule'de bayrakla buluşma: Gurbetçilerin heyecanı
Türkiye’ye uzun bir yolculuğun ardından varan gurbetçiler, Kapıkule Sınır Kapısı’nda kendilerini bir bayrak selinin ortasında buluyor. Binlerce kilometre uzaktan gelen aileler, sınırdan geçerken duygu dolu anlar yaşıyor.
İsviçre’nin Zürih kentinde yaşayan Mehmet Zeki Yüksel, bu heyecanı şu sözlerle ifade ediyor:
“Her yıl memleketime gelip özlem gideriyorum. Sınırdan geçerken Türk bayrağını görünce çok seviniyorum. O bizim ortak değerimiz, ortak noktamız. Dedelerimiz onun için savaştı”.
Yüksel’in ifadesi, pek çok gurbetçinin kalbindeki vatan sevgisini ve aidiyet duygusunu anlatıyor.
Sıla hasreti aileleri birleştiriyor
Gurbetçilerin yaşadığı bu yoğun duygu, sadece bireysel bir özlemi temsil etmiyor. Ailelerin yıllık izinlerinde bir araya gelişi, vatan toprağında buluşma anıyla taçlanıyor. Saraybosna’dan gelen İlhami Şekerdağ, bu duyguyu şu şekilde anlatıyor:
“Vatanımıza kavuştuk çok şükür. Oğlumla, kızımla çıktığımız bu yolculukta kalplerimiz adeta kıpır kıpır. Gurbetçi olmak, vatan ve sıla özlemi demek. Tatilde İstanbul ve Elazığ’da aile büyüklerimizi ziyaret edip, sonra çocuklarımızla beraber Türkiye’yi gezmeyi planlıyoruz”.
Şekerdağ, sadece kendi duygularını değil, birçok gurbetçi ailede ortak olan bu heyecanı temsil ediyor.
Yılların vatan özlemi her an tazeleniyor
Yıllarca yurtdışında çalışan gurbetçiler, bayramda veya yıllık izinlerinde Türkiye’ye dönüşü iple çekiyor. Macaristan’dan gelen Kemal Güngör, vatan sevgisini şu şekilde aktarıyor:
“Yıllarımız vatan özlemiyle geçti. Türkiye’ye gideceğimizi öğrendiğimiz andan itibaren insanın içine bir sevinç, bir gurur doluyor. Vatan toprağına ayak bastığınızda artık eksik parçalarınız yerine geliyor. Gurbetlik biraz yarım kalmaktır, bayramı seyranı bile memleketteki kadar dolu yaşayamıyorsun”.
Güngör’ün bu sözleri, yurtdışında yaşamanın getirdiği eksikliği ve memleketle kurulan derin bağı çok iyi açıklıyor.
Bayramda aile, toprağın anlamını pekiştiriyor
Gurbetçiler için bayramlarda aileyle bir arada olmak, memleketlerine dönmekten çok daha fazlasını temsil ediyor. Memleketlerinde aile büyükleriyle, çocukluk arkadaşlarıyla buluşacak olmak, bayram sofralarındaki sohbetler, sokaklarda oynanan çocukluk oyunlarına şahit olmak pek çok gurbetçi için tarifsiz bir mutluluk kaynağı.
Özellikle aile birliği ve köklerden kopmama arzusu, bu yolculukların anlamını arttırıyor. Gurbetçi aileler, bayramda memleketlerinde olmakla sadece aileleriyle buluşmuyor, aynı zamanda kimliklerine, geçmişlerine ve biriktirdikleri anılara yeniden dokunma fırsatı buluyor.
Sınırda yaşanan duygu seli
Kapıkule Sınır Kapısı, uzun yolculukların, özlemin, aile hasretinin sonlandığı bir nokta. Her yıl yaz aylarında binlerce gurbetçi bu noktada bir araya gelirken, sınırda yaşanan duygu seli bazen gözyaşlarına, bazen kahkahalara, bazen de sessiz bir şükre dönüşüyor.
Gurbetçiler için bu nokta sadece bir sınır kapısı değil, bir buluşma, kucaklaşma ve yeniden doğma anı. Avrupa’da kurdukları yeni hayata rağmen, gönüllerinin bir yanı hep Türkiye’de kalıyor.
Gurbetçi olmak ne anlama geliyor?
Gurbetçilik, sadece başka bir ülkede yaşamak anlamına gelmiyor. Gurbetçi olmak:
- Memleket özlemi çekmek,
- Aile ve aile büyüklerine hasret olmak,
- Çocuklarına kendi topraklarının değerini aşılamak,
- Bayramlarda aileyle olmak için kilometrelerce yol gitmek,
- Ve memlekete dönüşte bayrağı görünce kalbinin hızlı hızlı çarpması anlamını taşıyor.
Gurbetçi olmak, biraz eksik, biraz yarım olmak ama aynı zamanda vatan sevgisini hiç kaybetmemek demek.