Fiyatların Düşmesi Çok Daha Önemli

Abone Ol

Aralık ayı genellikle ücretlerde sağlanacak artışı, bir diğer ifadeyle asgari ücretin belirlenmesini ön plana çektiği için ister istemez toplumda enflasyon oranları ve buna göre ücretlerdeki artışların önemi gündeme geliyor. Çünkü bu sene başında ve ortasında yapılan ücretlerdeki artışlar kısa zamanda eriyip kaybolduğu için bu defa da ister istemez özellikle asgari ücret belirlenmesi ve buna göre çalışanlar ve emekliler için fiyat artışlarını telafi edecek bir rakamın belirlenmesi herkesin gündeminin birinci maddesini oluşturuyor. Şu günlerde işçi, işveren ve devlet olarak yeni asgari ücretin belirlenmesi çalışmaları devam ederken, beklenen asgari ücret rakamları konusunda çok faklı beklentiler gündeme geliyor. Elbette çarşı pazardaki fiyat artışları öylesine hızla devam ediyor ki, mahalle bakkalımla sohbet ederken aldığım 3 parça ürünün yüz lira tutması karşısında yaşadığım şaşkınlığı görünce söyledikleri giderek dar ve sabit gelirlilerin rahata kavuşabilmesi için ücretlerdeki artış oranlarından çok fiyat artışlarının öncelikle olarak durdurulması, sonra fiyatlarda gerilemenin gündeme gelmesini çok daha önemli hale getirdi.

Hemen belirteyim ki, süper marketleri bilmem ama mahalle bakkalımız fiyat artışlarından rahatsız. “Çünkü toptancılara bugün verdiğimiz siparişler ertesi gün geldiğinde sipariş verdiğimiz andaki fiyatın artmış olduğunu görüyoruz. Yani, toptancı ücretlere yapılacak zammı önceden fiyatlara yansıtıyor, millet sanıyor ki, zammı biz keyfimize göre yapıyoruz. Böyle bir durum yok. Aldığımız ürünün fiyat etiketi de üzerinde geliyor, bizde raflara yerleştiriyoruz. Bazen cebimizdeki paraya göre verdiğimiz siparişler dükkâna geldiğinde bir de bakıyoruz ki, beklediğimiz borcumuzun miktarı artmış” diyor.

Kısacası gıda fiyatlarındaki artışı sadece zincir marketlerin yükseltmesi şeklinde düşünmek gerçeğe pek uymuyor. Çünkü üreticiden alıp millete sunanlar sadece zincir marketleri değil. Mahalle bakkalları da doğrudan üreticiden olmasa da toptancılardan aldıkları ürünün satış fiyatları belirlenmiş olarak kendilerine ulaşıyor. Bu bakımdan gelinen noktada dar ve sabit gelirlilerin her gün artan fiyatlar karşısında şaşırmaması için her alanda üretimin artırılması, böylece piyasada bir arz-talep dengesinin oluşturulması gerekiyor. Bu olmadığı sürece enflasyon rakamlarının gerilemesini beklemek pek gerçekçi görünmüyor.

Bu ay içinde yeniden belirlenecek asgari ücret ve ücretlerde sağlanacak artışın kısa zamanda eriyip gitmemesi için özellikle öncelikli olarak fiyat artışlarının durdurulması, ardından da fiyatlarda düşüşün sağlanması gerekiyor. Çünkü Türk-İş’e göre Kasım ayında açlık sınırı 7 bin 786, yoksulluk sınırı ise 25 bin lirayı aşmış durumda. Yine bağımsız araştırma grubu ENAG’a göre Kasım ayında enflasyon yüzde 4.24, 12 aylık enflasyon ise yüzde 170.70, TÜİK’e göre ise aylık enflasyon yüzde 2.88, yıllık enflasyon ise yüzde 84.39 olarak tespit edilmiş.

ENAG ile TÜİK’in tespit ettiği rakamlar arasındaki büyük farkı bir kenara bırakacak olsak bile görünen o ki, dar v e sabit gelirlilerin fiyat artışları devam ettiği sürece rahat nefes almaları mümkün olmayacak. Çünkü yapılan zammın oranı ne olursa olsun fiyat artışları gerisinde kalıyor. Yan, piyasada bir ucuzlama söz konusu değil. Var olan ekonomik sıkıntıların üzerine yenisi eklenerek insanlar hayatlarını sürdürmeye çalıyorlar. Bu noktada bağımsız araştırma gruplarının tespit ettiği enflasyon rakamı ile TÜİK’in tespit ettiği arasında var olan büyük fark toplumun açıklanan rakamlara güvenini sarsıyor. Bir diğer ifadeyle devlet kurumları halk nazarında itibar kaybına uğruyor. Bu duruma da son verilmesi devlet, millet kaynaması için şart olarak görülüyor.