Fatiha Süresi -6- Biz Ancak Allah'tan Yardım Umarız!

Abone Ol

Biz Ancak Allah’a ibadet eder ve biz ancak Allah’tan yardım umarız.

Bu ayeti kerime Fatih süresinin 5. Ayetidir. Bir önceki yazımızda biraz tahlil edip; anlamaya, idrak etmeye çalışmıştık.

İbadet ve kulluk ancak Allah’a olur. Ve yine asıl yardım sadece Allah’tan istenir.

İnsan, dertleri ve sıkıntıları ile doğduğu günden ölümüne kadar koca bir ömrü tamamlar. Elinden tutanlar, yanında olanlar, elinden tuttukları, yardım ettikleri ile koca bir ömür geçer gider. Bu yardımcı annesi, eşi, çocuğu, arkadaşları ve bazen de hiç tanımadığı biri olur. Yani insanın desteğe, yardıma ihtiyacı olduğu gibi, yardım etmeye destek vermeye de ihtiyacı vardır. Bu cümlede bir hata yok. Yardım ihtiyaçtan istenir de, yardım verenin de yardım etmeye ihtiyacı vardır. Belki de yardım edilenden çok, yardım edenin o işi gerçekleştirmeye ihtiyacı vardır. Allah rızası için bir kardeşinin elinden tutup, sıkıntısını gideren kardeşlerimizin kendi dertlerinin de sıkıntılarının da kaybolduğuna herkes şahit olmuştur.

Bu yardım ve destek hususunda ilk akla gelen mesele elbette maddi boyuttaki meselelerdir. Hepimizin aklına bu husus geldiği için çok net açıklamak lazım. Allah’ın mal mülk verdiği Müslüman’ın; malından ödemiş olduğu zekât miktarı kendinin hakkı değildir. O zekât Allah’ın emir ve yasakları ile belirlediği en net kanunlardandır. Hatta zekâtını vermeyen kişi aslında kendisinin olmayanı yemiştir, fakir fukaranın malını gasp etmiştir.

Sadaka ise farklıdır. Hz. Peygamber efendimiz bir hurma tanesi de olsa sadaka vermeyi tavsiye ediyor. O az sadakanın da insana katkılarını biraz araştırsak vakıf olacağız zaten… O zaman verdiğimizin bize faydası olduğunu çok iyi anlamış olacağız.

Yenidevir.com.tr adresindeki yazılarımızda 3 kişiden bahseden bir hadisi şerifi anlatmıştık. Kel, kör ve alaca adamlar. Yokluk ve fakirlik zamanlarından sonra Rabbimizin ikramı ile bolluğa kavuşan ve sıkıntıları kaybolan bu 3 adamdan sadece kör adam imtihanı kazanmıştı. Yokluğu da varlığı da verene hamd etmeyi bilsek, bu 3 adamdan kör olan gibi imtihanı kazanabilirdik.

Müslüman, bu dünyanın tasalarının, dertlerinin bitmeyeceğini çok iyi bilmelidir. Bunlara karşı da kendinin aciz olduğu çok iyi bilmeli. Ve asıl yardım ve desteğin sadece Allah’tan isteneceğini, o yardım gelen kapıları Allah’ın açtığını hiç unutmamalıdır.

Evvela hiçbir kula, hiçbir kuruma bu nokta da eyvAllah’ı olmamalı, bana Allah’ım yeter diyebilmelidir. Geceleri secdelerinde, ıslanan seccadelerle Allah’tan sıkıntı ve kederlerine çare istemeli. Yüce Rabbimiz kul için hayır olanı nasip edeceğinden hiç şüphesi olmamalıdır.

Kul öncelikle yapması gereken ne varsa yapacaktır. Yani bir iş ile ilgili elinden ne geliyorsa gayret edip, çaba gösterecektir. Sonrasında artık yapılması gereken bittikten sonra Yüce Rabbine sığınıp, ondan yardım dileyecektir. Herhangi bir sınava hazırlanmadan ve sonrasında yapılan dua ile sınavı kazanacağını zannetmek kendini kandırmak olacaktır. Önce elimizden gelen yapılacak, sonrasında ise eller Allah’a açılıp, O’na sığınılacaktır.

Elbette bazen de çözümü bizde olmayan öyle dertler olur ki, o zamanda tek sığınacak kapımız Yüce Rabbimizdir. Elhamdülillah ki Allah’ımız var. Elhamdülillah ki sığınacak kapımız var. Elhamdülillah ki dertlere derman olacak Rabbimiz var.

Biz Müslümanlar Allah’tan başka hiç kimsenin karşısında bel bükmeyiz. Allah bir şeyi nasip edecekse karşısında hiç kimsenin duramayacağını biliriz. Allah bir şeyi de nasip etmeyecek ise koca dünya bir araya gelse kimsenin o işi halledemeyeceğini biliriz. Çünkü Yüce Rabbimiz ol derse her şey oluverir.

Bir Müslüman için ana mesele bu kadar basittir. Bunun farkında olmalıdır. Gerisi aslında hikayeden ibarettir. Böyle düşünürse bir Müslüman; ömür yolculuğunda başı dik, alnı secde de Rabbine kavuşur vesselam...