Gündem

Eş seçimi ve zinaya düşmeden evlenmek

Abone Ol

İnsanlar evlilik hususunu tamamen kadere dayandırmaktadır. Bilhassa kaderi için dua etmekten kaçınanlar ya da ne istediğini tam olarak bilemeyenler, iyi ya da kötü tüm eş adaylarını kadere bağlamaktadırlar. Oysa insan nasıl yaşıyorsa, nasıl bir ilme, fikre ve zikre sahipse karşısına öyle bir insan çıkartılır. İmtihan olacak eşler müstesna.

Günümüzde gençler “Allah kaderime nasıl birisini yazdı bilemem” diyerek kadere körü körüne bağlanmaktır. Hâlbuki Allah “Biz herkesin kaderini kendi çabasına bağlı kıldık” (İSRA 13) buyuruyor. İhlaslı bir hayat yaşarken, küfre düşmüş bir eş adayını, kaderde yazılmış diyerek kabul etmek ve suçu kadere atmak doğru değildir. Eğer sen zamanında eş adayın hakkında Allah’a arzda bulunsaydın; “Dua edin kabul edeyim” (Mü’min 60) diyen Rab şüphesiz kabul ederdi. Efendimiz (s.a.v) “Kaderde yazılan eş değişmez” buyuruyor. Eş adayı değişmez fakat dualar ve arzlar ile istediğimiz bir eş adayına dönüşebilir inşaallah. Sana uymayan bir eşe sahipsen, uydurman için elinden geleni yapacaksın yoksa o seni kendine uydurur, bütün değerlerin ve sen yok olup gidersin. Cennete basamak, Allah’a inancı tam, Allah korkusunu bilen ve bu korku ve inanç ile Allah’a itaate devam eden insanları seçmeliyiz. Bize önder olacak eşler seçmeliyiz. “Rabbimiz bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetle bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl” (FURKAN 74) diyerek niyazda bulunmalıyız.

Erkek seçeceği hanımı inançları doğrultusunda seçmelidir. Kendini ihlaslı bir kul olarak görebilen her erkek dindar deyip tesettürsüz, ya da tesettürlü deyip dini vecibelerini yapmayan bir eşi kabul etmemelidir ya da eşini (Allah’ın izniyle) değiştirebileceğine inandığı ölçüde seçmelidir. Yukarıdaki özellikteki hanımlar İslam’ın ve imanın yeteri kadar bilincinde olamayanlardır. Kur’an’ın gerektirdiklerinin bazısını yapıp bazısını yapmamak; nefsinin istediğini yapıp istemediğini yapmamaktır. Bu da ihlâslı olamamanın en büyük engelidir.

Niyazı tam ve göz kapaklarını tesettür edinmiş ihlâs sahibi bir erkek, vücuduna ve başına gerçek tesettür ile set çekmiş bir hanımı ziyadesiyle hak etmektedir. Bir hanım ise eş seçerken parasına, makamına, mevkisine ve güzelliğine aldanıp inancı arka plana atmamalıdır. İslami vazifelerini yerine getiren ve sonrasında helal kazanç sahibi olan bir eş seçmelidir. Unutulmamalıdır ki; rızk Allah’tandır. Helal kazanç devam ettikçe bu rızık da devam edecektir. Fakirlik kaygısı taşıyarak inancı ne olursa olsun zengin bir insan ile evlenmek doğru değildir.

Aşk belasına düşüp nefsini ilah edinmiş gençler, günahlardan arındıran evliliğin önemini idrak edememektedirler ve sürekli farklı insanlarla muhatap olarak zina yükünü taşımaktadırlar. Efendimiz (s.a.v) “Ümmetimin en şerlileri bekar olanlardır” buyuruyor. Çünkü şeytana ve nefse uyum sağlamak daha kolay bu dönemde. Şeytana uyup şerliler grubuna dahil olmamak için edepli olmak uyulması gereken kuralların en başında gelir. Zinaya ve nefse düşmeden, Hz. Fatıma (r.a) ve Hz. Ali (r.a) gibi olunmalıdır. Hz.Yusuf kadar edepli olmalı Züleyha kadar nefsine köle olunmamalıdır. Kimse Züleyha kadar şanslı olamaz çünkü Hz. Yusuf gibiler yok denecek kadar azdır şu zamanda.

Kötü bir kadın günlerce, haftalarca yanına çekmeye çalışan ve ona dönüp bakmayan ve bir gün onun kapısında kendini bulan ve o an Allah korkusu ile oracıkta can veren ve Hz. Ömer’in arka safında hıçkırıklarla onu dinleyen ve Hz. Ömer (r.a) onun öldüğüne üzülmesin diye gece defnedilen ve Hz. Ömer’in duyduğunda koşarak kabrine gittiği O sahabe gibi olmak varken nedir bu aşk belasıyla zinaya düşmek? Kaderime niyazım ve kaderimdekine seslenişim;

Ve bir gün;

Sen Ali olacaksın, ben Fatıma,

Edep ile bakamazken gözlerine

Ellerimi tutacaksın Kur’an’dan ayırdığın ellerinle

Dualar bahşedeceksin gönlüme meleklerin âminleri ile

Şahit tutacaksın rahleyi bana ve diyeceksin ki;

“Allah beni, sana olan sevgimi ve merhametimi göstermem için yarattı” (RUM / 21)

HATİCE KOÇ