Emanet

Abone Ol

Hz. Peygamber efendimizin sahabelerinden Huzeyfe b. Yemân (ra) anlatıyor:

“Öyle günler geçirdim ki kiminle alışveriş edeyim diye düşünmezdim. Alışveriş yapacağım kişi Müslüman ise imanı gereği benim hakkımı zaten öderdi. Eğer Hristiyan veya Yahudi ise bir haksızlık varsa vali benim hakkımı onlardan alır, bana verirdi. Bugün ise maalesef falan kimselerden başkası ile alışveriş yapmıyorum.”

Düşünelim, bir adam ben Müslümanım diyecek ve biz gerisini düşünmeyeceğiz. Müslümanın alışverişinde, ticaretinde hile olmaz diyeceğiz ve güveneceğiz. Yani ben Müslümanım demek, her şeye kâfi, yeterli olacak.

Sahabeler den Ebû Hubeyb Abdullah b. Zübeyr (ra), babasıyla son günlerinde yaşadıklarını anlatıyor. Müslüman’ın ne kadar hassas olması gerektiğini anladığımız bu olaya kısaca göz atalım.

Zübeyr, Cemel vakasında, savaş yerinde oğlu Abdullah'ı çağırıyor: “Oğlum bugün öldürülenler ya zalimdir ya da mazlumdur. İnşallah ben bugün ölürsem mazlum olanlardan olacağıma inanıyorum.  Fakat tüm endişem borçlarımdır. Oğlum ne dersin, malımız borçlarımızı ödemeye yeter mi?” diye sorduktan sonra şöyle devam eder. “Oğlum malımızı sat. Benim kimseye borcum kalmasın.” der.  Geriye artan mallar olursa da onunla ilgili bir miras taksimi yaparsın.

Ve son olarak der ki: “Oğlum eğer borcumu  ödemekten aciz kalırsan,  zorlandığın zamanlar olursa Mevlam'dan yardım dile!” Abdullah, Hz Zübeyr'in ne dediğini tam olarak anlamaz…  Babasına “Mevlan kimdir?” diye sorunca Hz. Zübeyr: “Oğlum, Mevlam Allah'tır.” der.

Abdullah anlatır ki: “Ne zaman borçla alakalı bir sıkıntıya düşsem, Zübeyr'in Mevla'sı onun borcunu ödemem için yardım et, derdim ve  Allah da bana hemen bir ödeme imkanı verirdi.”

Hz. Zübeyr’in borcu da şu şekilde olmuş.  Güvenilir bir insan olduğu için bir kimse ona bir mal veya emanet bırakmak istediğinde,  emanet hukukundan korktuğu için borç olarak alır, emanet olarak kabul etmezmiş. Diğer türlü onun kaybolmasından, zayi olmasından çok korkarmış.

Devam eden süreçte Abdullah babasının borçlarını öder ve mirasçılar için de bir miktar para kalır. Mirasçılar kalan paranın aralarında taksim edilmesini istediklerinde, Abdullah ise bize müthiş bir örneklik sunar. Dört sene boyunca, Hac mevsimde “Zübeyr’in kime borcu varsa, gelsin ödeyelim” diye ilan etmedikçe bu mirası sizlere bölüştürmeyeceğim der.  Ve bu müddet geçer, o şekilde miras taksimini gerçekleştirir.

Emanet ve borç gibi konularda bizler çok dikkatli olmalıyız. Ben öldükten sonra ne olur diyenlerden olamayız. Hz. Zübeyr gibi Allah’ın huzuruna tertemiz çıkmayı hedeflemeliyiz.

Rabbim bizleri emanete sahip çıkanlardan eylesin...