Deprem ve gofret

Abone Ol

Felaket bölgesinde başlarını kaldırmadan yardım çalışmalarına katılan erdemli insanlar.

Soğuktan üşümelerine, karınlarının açlığına aldırmadan cansiperane çalıştılar.

Sağlıkçılar olanca fedakârlıklarını, deprem anında bile can derdi ile kaçmayıp hastalarının yanında olup, uykusuz yaptıkları yüzlerce ameliyatın yorgunluğunu kimselere anlatmadılar.

İsimsiz kahramanları ya yemek yaparken ya ıspanak doğrarken gördük.

Fakat medyanın kendisini göstermese rahat duramayan kesimi.

O gitti, ben geri kalmayayım yarışçısı.

Deprem yerine gidip çocukların ellerine bir plastik oyuncak, iki gofret verip bunu sosyal medyada paylaşanlar.

Muhtemelen ailelerinden izin almadan çocukları zorla kadraja sokanlar.

O çocuğun görüntüsünü kendi bencilliği için kullananlar.

Sanmaktalar ki o verdikleri pozdan sonra yere bıraktıkları çocukların dindirecekler yürek sızısını.

Etrafa göstererek verdikleri gofretlerle, başları göğe değmekte yanılgısındalar.

Oysa Rabbimiz, “…onlara verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıktan infak edenler, asla zarar etmeyen bir ticareti umarlar.” (Fâtır-29)

Vermek.

Gizli, açık.

Lakin öncelik gizli vermenin.

Mükâfatın büyüğünü o alacak.

Kameralar olmadan,

Ekrana gülümseyerek poz verip sarıldığı çocuğun eline bir naylon bebek tutuşturup.

Ya da iki gofret bırakıp yanına.

Öyle poz verenler değil.

Fakat her şeyin en incesini düşünen o büyük sanatkâr.

O bir kulunun bile incinmesini istemeyen âlemlerin Rabbi.

Altını çizmiş.

Önce gizli vermenin erdemini mühürleyip bize teslim etmiş.

Lakin mecburen açıktan vermek zorunda olanlar.

Bir grubun emanetini teslim edenler.

Ya da etraftaki cimrilere,

Eli ceplerine gitmeyenlere.

O yemeğini yeseniz hastalık yapan eli kısıklara,

Nekeslere.

Belki bir örnek olurlar da.

Pintilerin de kıpırdanmasına, harekete geçmesine vesile olması için.

Hayra teşvik için, başı çekmesi açısından.

Halikımız, bu inceliği ihmal etmemiş.

Hasislerin yaslandıkları paraların üzerine yattıklarını bildiğinden.

Haydi, kalkın; yoksullara yardım edin, acele edin mesajı içeren,

Açıktan vermeyi de zikretmiş.

Yarattığı kulların niyetini en iyi bilen Rahman.

Elbet gösteriş için verenlerin de çetelesini tutmaktadır.

Lakin verme ticareti yapanlar,

İnfak etmenin cazibesine kapılanlar,

İyiliğin iyileştirici, şifa verici gücünden isteyenler,

Yardımlaşmanın mutluluk hormonunu artırdığını bilenler,

Vazgeçebilirler mi, infak etmekten.

Dünyanın en fazla getiri sağlayan bu kârlı ticaretinden uzak durabilirler mi?

Ha bir an zarara uğradıklarını düşünebilirler.

Ceplerindeki son kuruşa değin vermişlerdir.

Lakin ummadıkları yerden rızıklandırıldıklarında,

Yaptıkları ticaretin büyüklüğünü görmüşlerdir.

Zira kulla değil,

O ticareti, âlemlerin Rabbi ile yapmışlardır.