İşyerlerinde, sokakta, otobüslerde, gece karanlığında kadınların kâbusu taciz.
Bu kez akademide iğrenç suratını gösterdi.
Bir profesör, eski doktora öğrencisi, şu an akademisyen olan kadının üniversitedeki odasını bastı. “Benimle evleneceksin, yoksa seni işsiz bırakırım” diye tehditler savurdu.
Eşyalarına zarar verdi.
Olayı duyanlar durumu üniversite güvenliği ve polise bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis, saldırganı gözaltına alarak polis merkezine götürdü. Burada ifadesi alınan B.A., işlemlerin ardından serbest bırakıldı.
Profesörün serbest bırakılması tepki çekerken görevde olduğu fakültenin resmi sosyal medya hesabından bir açıklama yapıldı.
Açıklamada şöyle denildi:
“Basında çıkan haberler üzerine Prof. Dr. B.A. hakkında üniversitemiz soruşturma başlatmış olup, öğretim üyesi geçici olarak görevden uzaklaştırılmıştır.
Bu tedbirler kapsamında öğretim üyesinin dersleriyle ilgili program düzenlemesi duyurulacaktır.”
Profesör hakkında 30 gün uzaklaştırma kararı verildi.
Toplumda rol model olması gerekirken, profesörün makamından aldığı gücü; taciz ve şiddet için kullanması akademiye sürülen kara leke.
Biz bu olaya şaşarken, Eğitim-Sen daha da acı bir açıklama yaptı, “Akademide binlerce B.A. var” dedi.
Taleplerinin profesörün okuldan atılması olduğunu söyleyen Eğitim-Sen Başkanı, “Şu an görevden alınma gibi bir durum yok, sadece okuldan geçici olarak uzaklaştırıldı. Maaşını almaya devam edecek… Akademide çok fazla erkek dayanışması var, binlerce B.A. var. Kadın öğrenciler üniversitelerde çaresiz. Bazıları olayın farkında değil, bazıları söyleyemiyor ve utanıyor. Buna izin vermeyeceğiz.”
Ne yazık ki bu ifadeler acı bir realite.
Kaç taciz olayı yaşandı, birbirinin benzeri idi.
Her yerleri oynayan, elleri ayakları rahat durmayan adamların yaptığı taciz her zaman yanlarına kâr kalmakta.
Kadınlar bedel öderken onlar mevkilerini kaybetmemekte.
Hatta daha üst görevlere terfi etmekte.
Nasıl bir memleketse.
Kadınlar cezalandırılmakta.
Onlara değil cezasızlık, ödül bile verilmekte.
Her defasında pis bir erkek dayanışması.
İş arkadaşlarının koruduğu böyle kaç örneğe rastladık.
Mağdur kesim daima tacize uğrayan kadın olmakta.
Toplumda aptal bir algı da söz konusu.
Tacize uğradıysan sus.
Konuşma.
Görmezden gel.
Tacizin utancını sadece kadın taşımak zorunda bırakılmakta.
Yargıya kadar uzanacak cesareti gösterenlere de yapılan binlerce mobbing. İşinden ayrılmaya, sürgüne, kötü şartlara düşürülmeye değin uzanan baskılar.
Mağduru mundar yerine koyma gibi korkunç bir baskı.
Yaşanılan yıpratıcı olayların sonu gelmemekte, bu kez mağdur psikolojik çöküntü ile baş etmek zorunda bırakılmakta.
Antidepresanlar, ağır ilaçlar ile ayakta durmaya çabalamakta.
Özgür olması gereken akademi bile bu saldırganlara göz yumacaksa, diğer kurumların halini varın siz düşünün.