ABD’nin terörist seviciliği ve ülkemize olan düşmanlığı gizlenemez, artık sınır tanımaz bir noktaya geldi, dayandı. Böyle olunca da artık bu ülke ile ilişkilerimizin yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi kaçınılmaz hale geldi. Bu köşede her fırsatta ülkemizin aslında terörün kökünü kazıyacak güce ve kabiliyete sahip olduğunu dile getiriyor ve ilgililere, bölgemizdeki ABD eli kırılmadan terörle mücadelenin devam edip gideceğini hatırlatıyoruz. Bunu da bir tahmin olarak değil, söylediğim sözün sonuna kadar arkasında durarak belirtiyorum. Çünkü ABD artık ülkemize yönelik düşmanlığını ve terör seviciliğini gizlemeye gerek uymadan, adeta gözümüzün içine sok soka yapıyor. Bu söylediklerimizin doğruluğunu ortaya koymak için dünkü iki gazetemizde yer alan iki haberi kısaca aktarmam yeterli olacaktır.
Sözünü ettiğim iki haberden birisi ülkemizin Suriye’de harekât planladığı bir dönemde, ABD’nin PKK’ya desteğini artırdığına, silah yüklü 150 araçlık konvoy gönderdiğine dairdi. İkinci haber ise Ukrayna’ya ABD yapımı Patriot hava savunma sistemlerinin gönderilmesi hususunda son aşamaya gelindiğine dairdi. Hatırlanacağı gibi Türkiye uzun süre ısrarlı bir şekilde ABD’den Patriot hava savunma sistemi almak istedi. Ancak, ABD vermedi. Bir ara ülkemize sınırlı ölçüde NATO şemsiyesi altında Patriot gönderildi ama bunların ülkemizdeki varlığı da uzun ömürlü olmadı. Bir süre sonra söküp götürdüler.
Sonuç olarak ülkemizi hava savunma sistemini tamamlamak için Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldı. Hemen ABD’den itirazlar yükseldi. S-400‘ler NATO standartlarına uygun değilmiş. İyi de, Patriot sat diyoruz satmıyorlar, getirip kurduklarını da canları istediği zaman söküp götürüyorlar. Hem de bunları yapanlar dost ve müttefikimiz(!) Karşılıklı böyle söyleniyor. Kısacası, iki ülke arasında yapılan açıklamalar adeta yalan rüzgârını andırıyor.
Çünkü Türkiye’ye verilmeyen savunma sistemi Ukrayna’ya gönderiliyor. Yani Ukrayna’nın savunması ABD’yi Türkiye’den çok ilgilendiriyor. Bir bakıma, sizin durumunuz beni ilgilendirmez anlamına gelen bir tavır sergileniyor. Hemen belirteyim ki, ABD’nin bırakın dostluğunu bir kenara Türkiye karşıtlığı, Türkiye’nin yıllardan beri mücadele ettiği terör örgütlerine her türlü silah desteğini sürdürüyor olması bu işin zıvanadan çıktığını gösteriyor.
Çünkü ABD terör örgütlerine belli periyotlarla, TIR konvoyları ile silah yollamayı sürdürüyor. Hem de bu işi adeta tehdit eder tarzda yapıyor. Böyle olmasa Türkiye’nin terör örgütlerine yönelik hava operasyonları sırasında askerlerine ait kıyafetleri teröristlere dağıtarak adeta bir koruma kalkanı oluştururlar mıydı? Bunun da ötesinde ülkemizin Suriye’ye yönelik bir kara harekâtının sözünü ettiği günlerde 130 araçlık bir konvoy ile teröristlere silah gönderir miydi?
Bir yanda NATO içinde olan Türkiye müttefiki ABD’den dostça değil düşmanca tavırlar görüyor. Bu hususta ABD’yi eleştirmek yanlış olmaz ama müttefik bildiğimiz bir ülkeden böylesine düşmanca tavırlar görüyor olmamıza rağmen bu ülkeye karşı tavrımızda bir iki açıklamanın dışında gerekli tavrı sergilemiyor oluşumuz sebebiyle ülke olarak biz de eleştiriyi hak etmiyor muyuz? Çünkü belli ki ABD’ye yönelik ne söylersek söyleyelim, aldırdıkları yok. Kesinlikle yüzleri bile kızarmıyor. O zaman yapacak başka bir şeyler olması gerekiyor.